Sümüklü çocuklar
Fotoğraf: AA
Bu ara okuduğum ilkokulu düşünüyorum. Ankara Altındağ’daki İhsan Sungu İlkokulunu. Ablalarım da bu okulda okumuştu. Sınıf öğretmenim sümüklü çocukları sevmezdi. Onun dünyasında kültürlü insanlar vardı. Sümüklüler ise kültürsüz ve değersizdi. Dünya edebiyatından, klasik müzikten hoşlanan kültürlü bir kadındı. Öğrencilerinin sümüklü hatta bitli olması, aralarında çişini tutamayanlar olması onun için büyük bir yüktü.
Evrensel’de ilk yazdığım yazılardan birinde ondan söz etmiştim. Öğrencilerinin çoğunun çok yoksul olduğunu bile bile, dersin ortasında öğretmen dolabından çıkardığı çikolatalı karışımı da yerdi. Bunu her yaptığında ben utanır sıkılırdım. Sanki içimde bir yerler acırdı.
Ders aralarında öğrenciler sınıfta kalamazlardı; sürü gibi dışarı çıkmak zorundaydılar. Sürünün dışarıya çıkmasını sağlayan öğretmenlerden birini hiç unutmam. İnce, uzun boylu, sert bir adamdı. Boyu gibi uzun bir sopayla sınıfları dolaşır, içeride kalanları kovalardı. Ona görünmemek için sıranın altına yere yattığımı, çok korktuğumu anımsarım. Öğrenciler eski püskü siyah önlükleri ile kara böcekler gibiydi. Öğretmenlerin çoğu bu böcek sürüsünden hoşlanmazdı.
Birinci sınıf bittiğinde okul değiştirmem gerekti. İkinci sınıfa, babamın lise öğretmeni olarak gönderildiği Batı Trakya’da başladım ve bir azınlık ilkokulunda iki yıl okudum. Bu okulda önlükler maviydi. Siyah önlük giymemek gerçekten hoşuma gitmişti. Sınıf öğretmenim iyi bir adamdı ve sümüklü çocuklara kötü davranmazdı. Bu okulda önlükler güzeldi ama sanki her şey eskiydi. Hemen arkamda oturan sümüğü hiç eksik olmayan öğrenci, sınıfta en çok sevdiğim çocuklardan biriydi. Ama bu okulda da bir sürü gariplik vardı. Bu okul azınlık okuluydu ve yönetimde bir cunta vardı. Sonradan anlayacaktım ki, cuntacılar gözünde sümüklü çocuklar da, azınlık okulundaki çocukların hepsi de sevilesi çocuklar değildi. Bu çocuklara iyi davranmamak gerekiyordu.
Dördüncü sınıfa, İhsan Sungu’da başladım. Bu kez şanslıydım çünkü beni başka bir sınıfa vermişlerdi. Sınıf öğretmenim çikolatayı çocuklardan daha çok seven ilk öğretmenimden çok farklıydı. Yeni sınıfımda yaşı benden çok büyük öğrenciler vardı. Her gün bir velinin beslenme işini üstlenmesi gerekiyordu. Bu öğrencilerin çok yoksul olduğunu bilen öğretmenim, beslenme getirme sırası yapılırken onların adlarını saymaz, sanki onları korurdu. Yine de ara ara, bu öğrencilerin bir nedenle ayağa kalkıp para veremeyeceklerini söylemeleri gerekirdi. Başlarını öne eğmeleri, gözlerini kaçırarak konuşmaları beni çok üzerdi.
Okulların birbirlerinden ne kadar farklı olduğunu, asıl beşinci sınıfta geçtiğimde, Teğmen Kalmaz İlkokulunu görünce anladım. Anadolu liseleri sınavına gireceğim için her hafta sonu, babamın eski bir arkadaşının verdiği kursa katılmam gerekiyordu. Bu okul her nedense pek temiz ve cilalıydı. Bir sürü laboratuvar bile vardı.
Okulların sınıfsal bir mesele olduğunu sanıyorum o zaman kavradım. Kursa gelenler arasında sümüklü çocuklar yoktu. Çocukların üstleri başları hiç alışık olmadığım kadar iyiydi. Bazıları, her nedense biraz burnu havada gibiydi. Ama çoğunu sevmiştim. Kısa sürede anlamıştım ki, bu çocuklar benden çok daha fazla şey biliyordu. Ben İhsan Sungu’da ve azınlık ilkokulunda kimi konularda çok geri kalmıştım. Bu çocuklar ise birçok konuda beklenebilecek düzeyden ötedeydi. Sonradan onlara birer yarış atı gibi davranıldığını anlayacaktım. Sorulan soruyu bilemeyen olursa, yerin dibine sokuluyordu. Bu okul süslüydü ama öğrencilere baskı yapılması, kötü davranılması hiç hoşuma gitmemişti.
İlkokulu bitirdiğimde sümüklü çocukların bol olduğu ilkokulumu geride bırakıp Ankara Anadolu Lisesine başladım. Benim dışımda İhsan Sungu’dan gelen başka öğrenci yoktu. Ama sınıfımdaki birçok öğrenciyi tanıyordum çünkü onlarla aynı kursa gitmiştim. O günlerde okula toplam 90 öğrenci alınıyordu. Alınan öğrencilerin üçte biri, yanılmıyorsam 33 öğrenci, Teğmen Kalmaz’dan geliyordu.
Bu ara bunları düşünüp duruyorum. Avrupa kapılarını aşamayan ve kamplarda tutulan sümüklü çocukları. Orta Amerika’dan yola çıkıp ABD’ye ulaşmaya çalışan veya ulaştığında kamplarda tutulan sümüklü çocukları. Uzaktan eğitim almak zorunda bırakılan ama ne bilgisayarı, ne interneti olan yoksul çocukları. Bu konu uzun. Haftaya gerisi gelecek. Çünkü sümüklü çocuklar bizdendir.
- Neden unutturmak istiyorlar? 22 Aralık 2024 04:15
- Çocuk çocuktur! 08 Aralık 2024 04:29
- Soul Behar Tsalik: Gazze’den çıkın! 01 Aralık 2024 04:30
- Profesör Saibaba ardından 17 Kasım 2024 04:01
- Irkçılığa karşı zırh gerek 03 Kasım 2024 04:03
- Almanya, militarizm ve okullar 20 Ekim 2024 04:15
- Nihon Hidankyo kuruluş bildirgesi 13 Ekim 2024 04:15
- Yuval: Soykırıma ortak olmam 29 Eylül 2024 04:54
- Ordunun kıskacındaki gençler 15 Eylül 2024 04:08
- Nükleer felaket önlenebilir 08 Eylül 2024 04:27
- Nükleer kuyu 01 Eylül 2024 04:25
- Oryan Mueller de reddediyor 25 Ağustos 2024 04:40