Ayrımcılık ve kadın üniversiteleri

Erdoğan, Japonya'da 'kadın üniversitesi'ni ziyaret etmişti. Fotoğraf: AA

8 Mart ardından kadınların tek adam rejiminin denetiminde olan üniversitelerin yönetimlerinde yer alıp alamadıklarını kısaca ele almakta yarar var. Durum gayet açık: Yönetim birimlerinde kadınlar yer alamıyor. Üniversite yönetim kurullarına ender olarak girebilen kadınlar, ancak daha geniş ve kapsayıcı olan üniversite senatolarında yer alabiliyor. Ama senatoda kadın temsili hiçbir zaman yüzde 15’e bile çıkamıyor.

Akademik kadrolara giriş düzeyinde kadın-erkek oranı eşit sayılır. Bir sonraki aşamaya, öğretim üyesi olanlara bakıldığında, kadın oranı yüzde 44. Akademik unvan yükseldikçe kadın oranı düşüyor.

Yönetim kademelerine bakıldığında yalnızca bölüm başkanlığı kadınlar için görece daha erişilebilir görünüyor. Ama dekanlık erişilebilir değil. Meslek yüksekokulu müdürü olmak daha da zor. Rektörlük bünyesinde herhangi bir görevde (yardımcılık veya danışmanlık dahil) bulunmaları ise çok daha zor. Yani yazılı olmayan engeller ve bir cam tavan var.

Kadınların üniversitelerin akademik olmayan kadrolarında da yer almaları çok zor. Kadınların idari kadroların üst kademesinde yer almalarının, yani genel sekreter olmalarının önünde engeller olduğu anlaşılıyor. Kadınlar genel sekreter veya genel sekreter yardımcılığı görevlerini üstlenemiyor.

Yönetimleri erkeklerle dolu üniversitelerde, başka kalıplar da var. Erkek rektörlerin çoğu evli ve çocuklu. Rektör yardımcıları ve danışmanları da öyle. Erkek genel sekreterler de öyle. Bu tablo tam da rejim üniversitesi tablosu. Üniversiteleri “aile erkekleri” yönetiyor.

Peki, 12 Eylül rejimi ürünü YÖK içerisinde kadınlara yer var mı? Tek adam rejimi elinde çok daha korkunç bir yıkım aracına dönüştürülen YÖK, üniversitelerdeki duruma ters düşüyor olabilir mi? Elbette ki, hayır.

YÖK başkanı bir erkek. 2 başkan vekili var; ikisi de erkek. Toplam 11 olağan üyenin hepsi erkek. Geriye kalan üyeler Yürütme Kurulunu oluşturuyor; toplam 6 üye. Kurul üyeleri listesine konulmuş son kişi, 1 kadın. Gerisi erkek. Hesaplarsak, toplam 20 üyesi olan YÖK içerisinde kadın oranı yüzde 5.

Demokratik üniversiteyi ortadan kaldırmak için kurulan YÖK yönetiminde kadınların yer alması elbette beklenemez. Kadınların söz sahibi olamadığı YÖK gibi bir kurumdan, kadın üniversitesi gibi bir fikrin çıkması elbette ki, rastlantı değil. Kadınlara ayrılmış üniversiteler, ancak ve ancak dünyayı erkeklerin yönetmesini isteyenlerin aklına gelebilir.

Rejimin kurduğu ve kadrolarını oluşturduğu yeni üniversitelerde de kadınların yönetimde söz sahibi olması söz konusu olamaz. “Yerli ve milli” diye yutturulmak istenen üniversitelerde de. Rejim üniversitelerin içlerine yanlışları dolduruyor; yani üniversiteleri yok ediyor. Kadınlara yönelik ayrımcılık, siyasal İslam, kayyum ve rejim papağanı rektörler ile doldurulan kurumlara nasıl “üniversite” denebilir?

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Gabar petrolü sömürüsü: 1 milyon liralık üretime  6 liralık ücret

Gabar petrolü sömürüsü: 1 milyon liralık üretime 6 liralık ücret

Saray iktidarının “Milletimiz zenginleşecek” propagandasını yaptığı Gabar petrolünün arkasında ağır bir işçi sömürüsü var. Günde 12 saat çalışma, taşeronlaştırma, sendikasızlık, yoksulluk sınırının yarısı bile etmeyen ücretler… Öyle ki sadece 12.5 saatlik üretim tüm işçilerin ücretini karşılıyor, geri kalan patronların kasasına akıyor.

Şırnak’ta bir günde çıkarılan petrol, Batman’da çıkarılanın yüzde 87 fazlası.

Serbest piyasada ham petrolün varil fiyatı yaklaşık 75 dolar.

İşçiler iki günde çıkarılan petrol kadar ücret alsaydı aylık ücret 160 bin lira olurdu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et