18 Mart 2021 00:50

Sermaye reformları ve talepler için mücadele!

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Mevcut iktidarın yönetim politikasının, geleceğinin kaygısındaki akılcı burjuva açısından dahi tehlike çanlarını çaldıran türden olduğunu görenlerin giderek arttığı bir dönemde bulunuluyor. Bu politika sadece yoksulluk ve işsizlikle terbiye edilmeye çalışılan, karartılmış bugünleri ve geleceklerine dair bilinç aydınlığına kavuşmamaları için sistematik kara propaganda kuşatmasındaki işçi ve emekçiler açısından değil geniş kent küçük burjuvazisi, tekel dışı sermaye kesimlerinin büyük çoğunluğu açısından da deyiş yerindeyse iç karartıcı!

“Reformlar” kampanyasını ihtiyaç haline getiren de bu durumdur. İş, üretim, çalışma ve yaşam koşulları, önceki yıllarla kıyas götürmez şekilde güvensizlik üretiyor. İşbaşına geldiğinde uluslararası sermaye hareketiyle bağlı kredi-borç ilişkileri ağına alarak küçük ve orta burjuva kesimlerin, adına İslamcı sermaye şirketleri denilen sermaye gruplarının yanı sıra emekçilerin bir bölümünü de borçlandırarak ev-araba sahibi olmaya yönelten ve aynı hareket ettirici güç ve olanaklarla politik-ideolojik etki altına alabilen Erdoğan yönetimi, şimdi yeniden benzer bir yöntem denemesinde!  Güçlerini derleyip toparlamaya, tereddüt içindeki kesimleri söylemsel “iyileştirme” vaatleriyle iknaya, uluslararası alanda giderek artan baskıyı mehteran adımlarıyla azaltmaya çalışıyor.

Büyük bir bölümü “siftah yapamaz duruma gelen” esnaftan vergi almayacağını ilanla bu kesimin desteğini yenilemeyi denerken milyonlarca işçi ve emekçiyi yoksulluk sınırları altında yaşamaya mahkum eden ve milyonlarcasını(daha birkaç gün önce çalışabilir durumda olduğu halde çalışacak iş bulamayan ‘atıl işgücü’nün  yüzde 30 oranında olduğu açıklandı) işsizliğe iten ekonomi politikayı sürdürerek çalışan kesimlerin aşırı sömürülmesi yoluyla yaratılan kaynağı kapitalistlerle birlikte ve bir kesimiyle ortaklaşa mülkü büyütmeye  çalışıyor. Organik unsuru olduğu büyük sermayenin en gerici, en saldırgan kesimlerinin çıkarlarına bağlanmış ve uluslararası mali sermayenin yağmasına kapıları sonuna dek açan ekonomi politikayı yoğunlaştırılmış siyasal baskı eşliğinde sürdürürken, biçimsel burjuva hakların dahi tanınmadığı bu oligarşik militarist tekelci yönetim dayatmasını örtmek üzere insan hakları üzerine söylemle aldatmacayı tazelemeye çalışıyor. Bu aynı zamanda, gidişatın kendi çıkarlarına da zarar verecek yönde olduğunu fark eden iç ve dış burjuva çevrelerden gelen “hizaya gir!” çağrı ve baskısını bir biçimde karşılamak demektir.

Bu söylem, yöneliş ve pratik hamlelerin belirgin diğer en önemli özelliği, işçi sınıfı ve emekçilerin, hangi koşullarda olursa olsun kapitalist üretim ilişkilerinden zarar gören toplumsal kesimlerin taleplerini önemsizleştirme ve mümkün olduğunca gündem dışı tutmayı içeriyor olmasıdır.

İşçi ve emekçiler açısından kapitalist sömürü ilişkileri, her durumda sömürü ve ezilme koşullarının varlığı demektir. Reformcu iyileştirmeler ise ancak mücadelenin ürünü olabildiğinde kapitalistler ile devlet-hükümet yönetimlerini belirli ölçüde geriletme işlevi görürler. Çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi, ücret ve maaşların artırılması, asgari ücretten vergi alınmaması, sağlanan gelire oranlı vergi sistemi ve zenginlerden servet vergisinin alınması, esnek çalışma uygulamalarıyla emekçilerin emeklilik, kıdem tazminatı, sosyal sigorta ve sağlık haklarının gaspı yönündeki atraksiyonların durdurulması, sendikal ve siyasal örgütlenme, söz, basın-yayın hakkı önündeki tüm yasakların kaldırılması vs, vb. iyileştirmeler günümüzde acil gereklilikler arasındadır. Bunların mücadele edilmeden elde edilemeyecekleri de pratiğin dersidir. Diğer yandan ama işçi ve emekçiler bu türden iyileştirmelerle de sınırlı kalamazlar.

Bugünkü gibi koşulların bir özelliği de işsizlik, yoksulluk ve açlığın büyük boyutlarıyla bireyleri olana rıza göstermeye itmesidir. Bu kabullenildiğinde ise, kapitalist sömürü koşullarının devamı içinde bazı iyileşmelerle yetinme dışına çıkılamaz. Erdoğan ve kurmayları, havuz medyasının kimi yorumcu ve yazarları, sermaye kuruluşlarının yöneticileri, “reform paketi”nin açılmasını da işaret ederek ekonomik büyüme ve kalkınma potansiyeli ve olanakları söylemiyle sistemin sahiplenilmesinde birleşmeye çağırıyorlar. Burjuva basını “iş heyecanı”nından; Erdoğan ve propaganda ekibi “büyük fırsatlar”dan söz ediyor. Varsa eğer böylesi bir heyecan kapitalistlere ait olmalı. Uluslararası sermaye ve tekelci burjuvazi başta olmak üzere kapitalistlerin çıkarları yönünde açılan ‘reform paketleri’nin halk kitleleri için daha fazla ağır yükler getirdiği önceki süreçlerde çokça görüldü. Büyüme ve kalkınma olacaksa bu ancak emekçilerin daha fazla sömürülmesi pahasına olacaktır. Kapitalizm koşullarında başka türlüsü mümkünsüzdür. Reformcu iyileştirmeler sağlandığında da bu gerçek değişmez.

Oysa sömürülen ve ezilen sınıf ve kesimlerin bu cendereden çıkışına ihtiyaç vardır. Sosyal kurtuluş için mücadele güçlerinin birikimi ve örgütlü mücadelenin ilerletilmesi şarttır. Toplumsal gerginlik ve huzursuzlukların arttığı, arayış eğilimlerinin güç kazandığı dönemlerde sınıf bilincine ulaşmış işçi ve emekçilerle devrimci sosyalist aydınlar, bu gerçeğin emekçilerin ileri kesimleri başta olmak üzere daha yaygın şekilde görülüp anlaşılması için mümkün her araç ve yöntemi daha etkin tarzda kullanma sorumluluğuyla daha fazla yüz yüze gelirler. Emekçiler burjuva parti fraksiyonları arasında gidip-gelmelerden kurtulmalı, işçiler sınıfsal misyonlarının bilinciyle hareket edebilmelidirler. Mevcut durum ve koşullarla bu durumdan çıkış için yapılabilecekler ne kadar çok emekçi tarafından sınıf sorumluluğu bilinciyle kavranırsa, proleter ve emekçilerin sermaye ve sınıf diktatörlüğüne karşı mevzileri o denli güçlü şekilde örülmüş olacaktır.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa