Evrensel için yeni bir dönem
Reklamları Kapat

‘Hak ihlalleri’nin ‘yaşam hakkı ihlali’ne dayanmasının fotoğrafıdır!

Fotoğraf: Salih Gergerlioğlu

Bir fotoğraf: Kapıdan çıkanın alıp götürmesi için hazırlandığı anlaşılan birbirine yaslanmış iki çanta ve çantalarla bir bağlantısı olduğu anlaşılan, olup biteni bilmeyen birisinin anlamlandırmada güçlük çekeceği tek bir ayakkabının fotoğrafı!

Bu fotoğraf, bir profesyonel ya da bir gazeteci tarafından haberini desteklemek için çekilmiş bir fotoğraf değil. O evde yaşayan birisinin çektiği bir fotoğraf. Ama bu fotoğraf yalın ve çok çarpıcı bir gerçeği yansıtma gücüyle yılın fotoğraflarından biri, belki de birincisi olmayı hak edecek bir fotoğraf!

Türkiye’de hak ihlallerinin, en temel insan haklarının nereye geldiğini hepimizin gözünün içine sokan bir fotoğraf bu!

HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, önceki akşam, cezaevine götürülmek için evinde, sözcüğün gerçek anlamıyla yaka paça gözaltına alınmasının tek bir kareye yansımasıdır bu fotoğraf.

Fotoğrafa bakarak anlıyoruz ki, eve gelen polisler Gergerlioğlu’nun hazırladığı giysilerini almasına izin vermedikleri gibi, ayakkabısının tekini bir biçimde giymiş ama diğerini giymesine bile izin vermeyecek bir zor kullanarak onu alıp götürmüşlerdir.

Vekil Gergerlioğlu’nun oğlu Salih, muhtemelen kendisinin çektiği bu fotoğrafı “zorbalığın fotoğrafı” diyerek paylaştı!

Gergerlioğlu’nun cezaevine götürülme serüveni burada bitmiyor. Polis arabasında tehdit, küfür devam ediyor.

Hastanede muayene eden doktor, Gergerlioğlu’nun kardiyoloji servisine götürülmesini istiyor ama polis doktorun dediğini değil kendi bildiğini yapıyor, cezaevine götürüyor. Ancak cezaevinde kalp sıkışıklığı, tansiyon gibi sorunların büyümesi üzerine yeniden hastaneye getirilen Gergerlioğlu’na anjiyo yapılıyor, yüksek tansiyonu da olduğu için yoğun bakıma alınıyor.

***

Elbette burada akla, sonuçta Gergerlioğlu halk tarafından seçilmiş bir milletvekili, hakkındaki ceza 2 yıl 6 ay. Bu cezanın karşılığı olan “yatarı” da 1 ayı kapalı cezaevinde 9 ayı açık cezaevinde olmak üzere 10 ay! Böyle az ceza da almış bir milletvekiline polisin “ne bu şiddet bu celal” denecek tutumunun bir açıklaması var mı?

Var elbette!

Çünkü Gergerlioğlu; kapatılması, olmazsa iyice örselenmiş bir parti olması için AKP-MHP ittifakının her yola başvurduğu bir partinin milletvekili. Dahası Gergerlioğlu, bir insan hakları savunucusu ve öyle pasif bir savunucu da değil, son 30 yılını insan haklarını savunmaya adamış bir kişi. Üstüne üstlük milletvekilliği döneminde cezaevlerinde ve emniyetteki hak ihlallerine, emniyet ve cezaevlerinde “Çıplak arama” uygulamaları başta olmak üzere insan hakkı ihlallerini kamuoyu ve Meclis gündemine getirmek için mücadele eden bir milletvekili.

Bütün bu “eksilere” bir de kendisine verilen cezayı kabul etmeyen direngen tutum eklemiş! 

Polis, Gergerlioğlu’na özel bir muamele uygulamasın da ne yapsın!

Gelinen aşamada Gergerlioğlu’na yönelik, yargı sürecinde; “adil yargılanma hakkı”nın ihlaliyle başlayan, “Milletvekili dokunulmazlığı” ve “Vatandaşın seçme hakkının ayaklar altına alınarak ihlal edilmesi”... önceki gün doktorun, “Kardiyolojiye götürün” demesine karşın cezaevine götürülmesi, insan haklarının zirvesindeki en olmazsa olmaz hak olan “yaşam hakkı”nın açıkça ihlal edilmesidir.

Hak ihlallerinde artık buraya gelinmiştir!

BÜLENT TURAN, SÖYLEDİKLERİNDE SAMİMİYSE DERHAL AKP’Yİ TERK ETMELİDİR!

AKP Grup Başkan Vekili Bülent Turan, BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’a konuşmuş. Turan, Sayın’ın: “Son dönemde en çok tartışılan konulardan birisi partinizin Büro Elemanı Kürşat Ayvatoğlu’nun uyuşturucu kullanırken lüks araç içinde görüntüleri için neler söylemek istersiniz?​” diyen sorusuna yanıt veriyor.

Bu soruya Turan uzun uzun, “AK Parti’nin toplumda Yusuflar, Ömerler arayan bir parti olduğunu iddia ettikten sonra; Bir memuru, bir danışmanı alırken bile 1-2 ay süren güvenlik soruşturması var. Bizim partimize bu kadar yanlışı olan bir kişinin bu kadar kolay, bu kadar tedbirsiz, bu kadar rahat işe girmesi kendi kusurumuz, kendi sorunumuz. Bunu da tartışmak zorundayız” diyor.

İlk bakışta, “Turan, ne kadar soğukkanlı ve samimi yaklaşmış” diyesi geliyor insanın, ama biraz düşünüce, aslında Turan’ın gerçeği tamamen baş aşağı çevirdiğini fark ediyorsunuz.

Çünkü; Bülent Turan, böyle yozlaşmış, haksız-hukuksuz servetler edinmiş, toz kullanmaya kadar düşmüş bir kişinin partiye girmiş olmasını sorguluyor. Bundan dolayı “Konuyu tartışmalıyız” diyor. Sanki Ayvatoğlu, AKP’ye girmeden önce bütün o servetleri edinmiş, vur patlasın çal oynasın bir yaşam sürerken AKP’ye girmiş gibi!

Oysa gerçek tam tersidir. Çünkü Ayvatoğlu, daha 20 yaşında işsiz güçsüz, yoksul ama muhtemelen tertemiz bir gençtir! Bütün çürüme, yozlaşma, haksız servet edinme gibi, bu günlerde lanetlenen hasletlerini Ayvatoğlu AKP içinde “öğrenmiş”tir!Bülent Turan, “Ayvatoğlu vakası”ndaki bu temel gerçeği tersine çevirmektedir.

Bülent Turan, aynı röportajda Eğer AK Parti bir gün gelir de ‘Ben o Kürşat tarzı örneklerin olduğu yeri savunuyorum, meşru görüyorum sahip çıkıyorum” derse, ben de AK Parti’de yer almam” diyor.

Ayvatoğlu etrafındaki tartışmada açıkça ortaya çıkmıştır ki, kaynağı belirsiz serveti, “Toz kullanma”ya varan yaşam tarzı, yeni ortaya çıkmamış, tersine 2018’den beri onun yaşamını yansıtan fotoğraflar sosyal medyada dolaşmaktadır. AKP yönetiminin buna karşı hiçbir önlem almaması, “Kürşat tarzı örnekleri savunuyorum” tutumunu benimsediğini açıkça göstermektedir.

Eğer Bülent Turan sözünde samimiyse, AKP’yi derhal terk etmelidir.

Evrensel'i Takip Et