Hodri meydan

Pinokyo, Pinokyo, söyle bana var mı benden güzeli? Yok, böyle değildi bu masal. Bir kraliçe vardı, kendisinin en güzel olduğuna inanan. Bir de Pinokyo vardı, “Bu yılki hedefim dünya şampiyonluğu” deyince burnu uzayan. Sanırım yine olmadı, baştan alalım.

Goebbels’in “Yeterince büyük bir yalan söyler ve onu tekrar etmeye devam ederseniz, insanlar sonunda ona inanmaya başlayacaklardır” sözünü şiar edinen TSF yöneticileri uzun zamandır “Hedef bir milyon lisanslı satranç sporcusu” diyorlardı. Nihayet bu hafta bu büyük yalanı taçlandırıp bir milyona ulaştık diye duyurdular. Başkan Gülkız Tulay’ın D-Smart’ta konuk olduğu programda Spor Müdürü Aykut Aydın ile Fanatik Gazetesi Yayın Koordinatörü Umut Eken’in “pambık gibi sorularını” yanıtladı. Gerçek gazetecilerin sorması gereken Bitlis’teki hayalet turnuvayı soramadılar. AKP’li Sincan Belediyesinin organizasyon şirketine 321 bin TL ödediği turnuvadan Federasyonun ne kadar para aldığını soramadılar. Elo ve unvanların satıldığı, şikeli turnuvaları, Ankara’daki binanın satın alınmasında oluşan yarım milyonluk kamu zararını soramadılar. Görme engelliler yarışmalarının TSF web sayfasında neden haber olmadığını, okullarda seçmeli ders olan satrancın neden seçmeli ders statüsünden kaldırıldığını soramadılar. Sosyal medyadaki eleştirilere hukuksuz cezalar veriyorsunuz, oğlunuzu yurt dışı turnuvalara yönetici olarak göndermişsiniz bunlar etik mi diye soramadılar. En az 1000 dolar bağışta bulunan kişilere verilen Uluslararası Lions Kulüpleri Dostluk Ödülü için siz ne kadar ödediniz, antrenörlük sınavında kopya çekildiğini ortaya çıkardığı için Evrensel Bilgin’e ceza vermeye çalıştınız ama neden veremediniz diye soramadılar. Online turnuvalarda hile yapan sporculara neden ceza vermiyorsunuz, Gençlik ve Spor Bakanlığının koronavirüs nedeniyle tüm sportif etkinliklerin durdurulması için gönderdiği yazıya rağmen satranç çalıştayını neden yaptınız diye soramadılar. Bir milyon lisanslı sporcu diyorsunuz ama federasyonun web sayfasında sporcu sayısı 90 bin bile değil, nasıl oluyor bu diye soramadılar. Fanatik Yayın Koordinatörü şöyle dedi; “Size gelen eleştirilerin altında art niyet olduğunu hissediyorum ben. Tabansız olduğunu biliyorum, içinin boş olduğunu biliyorum. FIDE Asbaşkanısınız, aslında yani Türkiye’nin uluslararası satranç ekosistemindeki yerini de göstermesi açısından çok önemli bu” dedi. Vallahi ekosistem dedi, tabansız, içi boş ne demek hepimize gösterdi.

Satranç oynuyor musunuz?  Sorusuna Gülkız Hanım, “Elbette oynuyorum” deyince ben bayılmışım. Gülkız Hanım, Goebbels taktikleri ile satranç oynanmaz, lütfen bir satranç turnuvasına katılın da, insanlar nasıl satranç oynadığınızı görsünler. Yalnız turnuvaya katılmak için 2012 tarihli ve 1 milyona dahil ettiğiniz geçersiz lisansınıza vize yaptırmayı da unutmayın.

TÜİK’e göre Türkiye’de en yaygın soyadlarını TSF lisans sorgu sisteminde taratınca ortaya çıkan tablo:

Ölmüş insanları, 30 yıl önce federasyon kurulduğunda satranç lisansı çıkarmış ama yıllardır oynamayanların geçersiz lisanslarını da toplayınca 1 milyon yalanına ulaşmak ne kolay değil mi?

Küçük bir çalışma ile yalanınızı buraya koyuyorum Gülkız Hanım, aksini ispat ederseniz son yazımda sizi takdir edip satranç köşesini kapatacağım, hodri meydan.

Ha ne diyordum, Pinokyo. trtspor.com.tr adresinde 19 Mayıs’ta yayımlanan haberde şöyle yazıyor; “Avrupa satranç şampiyonu Berkay Çelik, ekimde Yunanistan’da yapılacak Dünya Satranç Şampiyonası’nda tüm rakiplerini mat edip altın madalya hedefliyor.” TRT ne bilsin Berkay’ın 1846 elo puanı ile Dünya Satranç Şampiyonasına ancak seyirci olarak gidebileceğini. Anadolu ajansından aldıkları haberin üstüne Federasyon açıklamalarını görünce “Biz satrançta çok ilerledik, hatta o kadar ilerledik ki Türkiye’deki 447’nci sıradaki adamı Dünya Şampiyonasına gönderiyoruz. 446’ncıyı gönderirsek çok acımasız olur ayıp falan diye düşünmüşlerdir. Eee ne yapalım, böyle kraliçeye böyle Pinokyo.