MKEK özelleştiriliyor: Aynı yalanlar söyleniyor aynı oyunlar sahnede!
![](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/187903.jpg)
Fotoğraf: DHA
Kökleri Kurtuluş Savaşı’nda ve sonrasında silah ve mühimmat üretme amaçlı çeşitli kuruluşlara dayanan, 15 Mart 1950’de KİT Yasası kapsamına alınan Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun (MKEK) anonim şirkete dönüştürülmesi için hazırlan teklif TBMM komisyonunda görüşülmeye başlandı. Teklif, elbette ki Cumhurbaşkanı ve Kabinesinin isteği ile AKP’li vekillerin teklifi olarak gündeme getirildi.
MKEK işçileri, memurları ve MKEK’nin Kırıkkale için öneminin farkında olan Kırıkkale halkı, 22 Haziran’da Kırıkkale’de CHP’li vekillerin ve binlerce kişinin katılımıyla yapılan mitingde, MKEK’nin anonim şirkete dönüştürülmesine ve özelleştirilmesine karşı olduklarını gösterdiler.
Milli Savunma Bakanı Akar, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank ve AKP’nin sözcüleri, MKEK’nin anonim şirkete dönüştürülmesiyle daha dinamik bir yapıya kavuşturulacağını rekabet gücünün artırılacağını, özelleştirilmesinin de önleneceğini iddia etmektedirler.
Ancak MKEK’nin, “Özel statülü bir anonim şirket olacağını” daha yasası çıkmadan ilan eden MKEK yönetimi, “Çalışanlara 6 ay içinde sözleşme teklif edileceğini, memur ve sözleşmeli personel kadrolarının kaldırılacağını, şirkette çalışanların, İş Kanunu’na tabi işçi statüsünde çalışacağını” söylemektedir.
Yönetim, işçi statüsüne geçmeyi kabul etmeyen memurların da başka illerde görevlendirileceğini (Sürgün demek daha doğru) söyleyerek, aba altından sopa göstermeyi de ihmal etmemektedir.
ÇEYREK YÜZYILDIR AYNI YALANLAR SÖYLENİYOR
Ancak ülkemizde çeyrek yüzyılı aşkın bir zamandan beri iktidarın özelleştirme uygulamalarını izleyen herkes, AKP’li vekillerin teklifiyle başlayan girişimin “özelleştirmeye hazırlık” olduğunu biliyor.
Çünkü daha ’90’ların ilk yarısından itibaren, “Özelleştirelim güzelleştirelim” sloganıyla başlatılan özelleştirme kampanyası sahada, yerine göre doğrudan özelleştirme, yerine göre de “Yok canım ne özelleştirmesi, biz işletmenin yapısını güçlendirecek, verimliliği ve rekabet gücünü artıracak düzenlemeler yapıyoruz. İşçilerimiz daha iyi koşullarda çalışacak...” diye özetleyebileceğimiz bir propaganda eşliğinde sürdürülmüştü.
Şimdi de aynı yalanlar söyleniyor. Yok, işletmenin rekabet gücünü artırmak istiyorlarmış, yok üretim artacakmış; yok, yapılan özelleştirme değilmiş; yok, çalışanların özlük haklarının geriye gitmesi söz konusu değilmiş, hak kaybı olmayacakmış!
Bu yalanları çeyrek yüzyıldan beri dinliyoruz. Ama bütün bu yalanlara karşın; Sümerbank’ın, TEKEL’in, Etibank’ın, SEKA’nın, Türk Şeker’in onlarca fabrikası “Özelleştirelim güzelleştirelim” denilerek kaldırılan toz-duman arkasında kapatılıp işçileri açlığa ve sefalete terk edilirken, değerli arsaları sermayenin yağmasına açılmıştır. TÜPRAŞ, TELEKOM, PTT, TCDD, Tank Palet Fabrikası gibi pek çok stratejik kurum da sermayeye gümüş tepsi içinde sunulmuştur.
Ama bu yalanlara artık Memur-Sen’e bağlı Enerji Bir-Sen bile inanmıyor olmalı ki, MKEK’nin özelleştirilmesine onlar da karşı çıkıyor.
ÖZELLEŞTİRME, İŞÇİ SINIFININ KAZANILMIŞ HAKLARINA
TOPLU BİR SALDIRIDIR
KİT’lerin özelleştirilmesi, herhangi bir KİT’in (fabrika ya da hizmet kurumu) özelleştirilmesi işletmenin sahip değiştirmesinden ibaret kalmamıştır. KİT’in özelleştirilmesi;
Ya işletmenin tümüyle kapatılarak arazilerinin yağmalanması, memur statüsünde çalışan emekçilerin başka yerlere sürülmesi, işçilerin ise, açlığa ve sokağa atılması olarak geçekleşmiş,Ya da memurların işçi statüsüne geçirilmesi, işçilerin kazanılmış haklarının gasbedilerek, çalışma koşullarının ağırlaştırılıp sömürünün hat safhaya çıkarılması, sendikasızlaştırma, TİS’lerin öncesine göre daha fazla işçi aleyhine sonuçlanacak biçimde YHK’nin devreye sokulması gibi uygulamalarla işçilerin ve memurların hak gasplarının sıradanlaştırıldığı işletmelere dönüştürülmüştür.
Özelleştirmenin hak gasbına yol açması sadece özelleştirilen işletmelerle de sınırlı kalmamış, özelleştirme yaygınlaştığı ölçüde bile ibre özelleştirilen işletmelerdeki hak kayıpları sınıfın hak kayıplarına, esnek çalışmanın yaygınlaşması, ücretlerin genel seviyesinin asgari ücrete doğru gerilemesi ve sendikasızlaşmanın yaygınlaşmasına kadar varan gelişmeleri tetiklemiştir.
TANK PALETİN BAŞINA GELENLERDEN DERS ALARAK
Nitekim MKEK’de de daha yasası çıkmadan işletmede çalışan memur ve işçilerin büyük hak kayıplarına uğrayacağı açıkça görülmektedir.
Özelleştirmede bugüne kadar yapılan uygulamalar ve tek adam yönetiminin ihtiyaçları dikkate alındığında MKEK’nin önce anonim şirkete dönüştürülüp sonra özelleştirileceğinden kuşku duymak için hiçbir neden yoktur. Tank ve Palet Fabrikasının özelleştirilmesi ve BMC-Katar ortaklığına 1 lira bile alınmadan peşkeş çekilmesi aynı yalanlar eşliğinde sahnelenen bir oyunla yapılmadı mı?
Bu yüzdendir ki, gerek halen MKEK’de çalışan memurlar ve işçiler gerekse bugün neleri varsa MKEK’ye borçlu olan Kırıkkale halkı, dahası en başta da her konfederasyon ve her sektörden sendikalar MKEK işçilerinin yanında olmak durumundadır.
Sadece lafla da değil, MKEK’yi sermayeye meze yapmaya hazırlanan iktidarı bu girişiminden caydırmak için MKEK işçileriyle, memurlarıyla ve Kırıkkale halkıyla güçlü bir dayanışmanın ifadesi olacak eylemlerle gerçekleştirilmelidir!
Evrensel'i Takip Et