13 Temmuz 2021 00:44

Liyakat ve ahlaklı siyasetle mi esenliğe çıkarız?

Fotoğraf: CHP Basın Bülteni

Paylaş

Şüphesiz hâlâ sevenleri ve destekçileri kalmıştır. Ancak -bilenler zaten bilmekteydiler ama- salgın ve emekçileri canından bezdiren kapitalist kriz geniş kitlelere şu ikisini net olarak gösterdi: Kapitalizmin ve tek adam rejiminin halka vereceği tek bir şey kalmamıştır! Ve ikisi de alaşağı edilmelidir. Kapitalist sistem de tek adam iktidarı da salgın ve kriz karşısında iflas etmiştir. Kutuplaştırmanın tamamı tek adam ve adamlarının marifeti değildir; ülkenin bütün zenginlik kaynakları ve mülklerini ellerinde toplayarak sömürücüleri daha zengin, işçi ve emekçileri ise işsiz ve daha da yoksul yapan mevcut kapitalist düzendir. Dün emekçi, Ecevit iktidarında yokluk kuyruğundaydı, bugün Erdoğan iktidarında.Ancak işsizlik, yoksulluk ve geleceğe güvensizliğin kaynağının kapitalizm olması tek adam rejimini kurtarmıyor. Tek adam iktidarı, kapitalizmin neden olduğu kötülüklerle eşitsizlik, adaletsizlik ve özgürlük yoksunluğunu doruğa çıkartarak tüy dikmiştir. Gerçek hayatta da, sebeplendirip aldatarak peşine taktığı inananların nezdinde “ahiret”te de tutunacak dalı kalmamaktadır. Geriye sevenleri olarak, dağıttığı ihalelerden vb. sebeplenenlerle merkezi ve yerel fonlardan milyarları yutan tarikat ve vakıflarla hâlâ kandırabildikleri kalmıştır.

Katırcıoğlu gücenmesin, kapitalizmle de tek adam rejimiyle de uzlaşılamaz! Bu, halka ihanet olur.

İki örnekle netleşsin. İlki, yandaş M. Cengiz’in taş ocağıyla daha da zenginleşip ağalarını da zenginleştirmek üzere jandarma desteğinde İkizdere’yi talan etmesidir. İkincisi, Bursa’da Destek Otomotiv fabrikasında sendikalaştıkları için işten atılarak direnişe başlayan 100 işçiye şiddet uygulayan polisin, işçilerin yedisini hastanelik edip birinin kaburgalarını kırmasıdır. İki örnekte de ekmek talebi şiddetle yanıtlanmıştır.

Ancak iş saptamakla bitmiyor. Nasıl alaşağı edilecek bu ikisi, nasıl bir muhalefet -bu soru ve yanıtı can yakıcı. Açıktır ki, “güçlendirilmiş parlamenter sistem” demek yetmiyor! “İlk seçimde gidecekler” demekle de olmuyor! Kaybettiğimiz Maden İş Başkanı Tahir Çetin ve İşçi Ali Faik İnter’in Soma’daki cenazesinde CHP Vekili Özgür Özel, “Kalabalık cenazeler yerine hak aranırken kalabalık olmak lazım. Emek mücadelesini kalabalıklaştırmak lazım. O zaman ezilmeyeceğiz” derken doğru söylüyordu.İş ve ekmek talepleriyle adalet ve özgürlük taleplerinin birleşik bir mücadeleyle elde edilmeye çalışılması zorunlu. Toplumsal bir emek ve demokrasi mücadelesi olmadan ne kapitalizm ne de tek adam rejimi alaşağı edilebilir. Siyasette “Armut piş ağzıma düş” yok! Peki, ahlaksız siyaset karşısında çare ahlaklı siyasette mi? Liyakatsizler yerine liyakatli kişiler başa gelirse kurtulur muyuz? Tabii ki ahlaksızlık diz boyu ama örnekler üzerinden yürüyelim yine.TÜİK bile yüzde 20’ye yakın enflasyon açıklamışken TES-İŞ işçiye hiç sormadan EnerjiSA’da yüzde 9’luk bir sözleşme imzaladı. Zonguldak’taki Şube Kongresinde işçiler “Tes-İş, bizi İstanbul’da kata mı, Mercedes arabaya mı, boğazdaki yata mı; başkan bizi neye sattın” pankartı açıp Başkan E. Akma’nın istifasını istedi.Peki, Akma’nın sorunu liyakatsiz oluşu mu yoksa işçiyi üç kuruşa satan patronun adamı olması mı? İşçiler, yüzde 10’a imza atacak “liyakatli” birini başkan yapsalar sorunlarını çözebilirler mi? Patronun adamı/beslemesi olduktan sonra ister liyakatli ister liyakatsiz olsun fark etmeyecek, hatta “liyakatli” olduğunda, yani işçiyi satma işini iyi bilip becerdiğinde durum kötüleşecektir. İşçiye gerekli olan, “ahlaklı siyaset” masalı değil, patrona ve kapitalizme karşı işçi haklarının savunulmasıdır.Her sınıfın ahlakı kendine göredir. Sabancı ile fabrikasında çalışan bir işçinin ahlakı taban tabana zıttır. Patron ahlakı sömürgenliğinden türer. İşçinin çıkarı ise sömürünün ahlaklısıyla da ahlaksızıyla da uyuşmaz. Akma’nınki burjuva ahlakı, işçiyi satarak patronlarını iyi savunuyor, ama işçi ahlakı sıfır!

Genel-İş Merkezi, muhalif Çankaya Belediyesi ÇANPAŞ işçileri için sözleşme imzaladı. Yine işçilere sorulmadı ve patronun isteği onaylandı. Ne çalışma süresi kısaldı ne taban ücreti doğru dürüst arttı. İşçiler protesto edince bir belediye yöneticisinin söylediğiyse şu oldu: “Eyleminiz hukuk dışı. Devam etmesi hepimize zarar verir. Sizden ricamız bunu sonlandıralım. Görevimize çıkalım.” Arkadaşımız işçilerin mücadelesini tatlı dil ama tehditle bastırmayı iyi biliyor sayılabilir, yani liyakatli. Ama bu liyakatten işçiye ne. Bal gibi patron siyaseti yapıyor ve kapitalizmi savunuyor. Ahlaklı yapsa ne olur ahlaksız yapsa ne?!

Ya da Suriye ve Libya’da yayılmacı savaş ahlak ve liyakatle veya liyakatsiz sürdürülse ne olur? Sorun olan, yayılmacılık ve bizzat bu savaşlardır!

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa