Demirden okul olur mu?
Fotoğraf: DHA
Okul denince birçok insanın aklına garip şeyler gelir. Kara önlükler, anlamsız törenler, can yakmaktan başka amacı olmayan cezalar gibi. Ana dilini konuşamamak gibi. Ayağındaki ayakkabılardan utanmak gibi. Okullar ne kadar okul olmaktan uzak düşmüşse, akla gelmemesi gerekenler o kadar sık akla gelir. Kuşaklar gelir geçer, akla gelmemesi gerekenler çoğalır.
Son 20 yıl içerisinde okul denince akla gelmemesi gerekenler listesi uzadıkça uzadı. Okul denince akıllara tarikatların gelmesi gibi. AKP sayesinde akla gelenler arasında artık demir kapılar da var. Demir kapılar okullara kendiliklerinden gelmediler. AKP ve özellikle Gülenci medya organları tarafından okulların tehlikelerle karşı karşıya olduğu, okullarda büyük bir “güvenlik sorunu” yaşandığı yıllar boyunca pompalandı ve bu yolla okulların birer kaleye dönüştürülmesi gerektiği inancı oluşturuldu.
Bir kaleye benzemesi istenen okullara büyük ve çok ağır kapılar getirildi. Bu kapıların takılması, okullarda “kaza” denilen ama tümüyle öngörülebilir ve önlenebilir ölümlere yol açtı. Nisan 2013’te Etimesgut’taki bir ilkokulda olduğu gibi. Olabilecekleri tahmin etmek hiç zor değildi çünkü 2010 yılında bu okula getirilen demir kapı, yaklaşık 300 kilo ağırlığındaydı. Bu kapı, 7 yaşındaki bir öğrencinin üzerine düştü ve ölümüne yol açtı. Bu kapıyla karşılaştırıldığında çok ama çok küçük ve dayanıksız olan öğrencilerle dolu bir ilkokula bu denli ağır bir kapının takılmış olması kabul edilemez bir yanlıştı. Dahası tehlikenin olduğu da ortadaydı çünkü kapı daha önce de düşmüş ve geri takılmıştı.
O dönemde ilköğretim okullarında yaşamını yitiren çocukların sayısının artması üzerine veliler imza kampanyası düzenlemişler ve topladıkları 117 bin imzayı nisan 2012’de Meclise sunmuşlardı. Ama iktidar bu uyarıları ciddiye almadı. Öngörülebilir ve önlenebilir ölümler bitmedi.
Demir kapılar yalnızca ilkokul ve ortaokul sorunu da değildi. Haziran 2010’da Bornova’da bir lisede olanları anımsayalım. Ders arasında okuldan çıkan bir lise 3 öğrencisi, okula dönmek istediğinde başı kapanmakta olan otomatik demir kapı ile duvar arasına sıkıştı. Öğrencinin kafatasında kırıklar oluşmasına yol açan otomatik demir kapı 1.75 metre yüksekliğindeydi. Arkadaşlarının ölümünün bir kaza olmadığını bilen öğrenciler, bir protesto yürüyüşü gerçekleştirdiler; cenaze törenine katılan okul müdürünü protesto ettiler. Bunun üzerine törenden ayrılan okul müdürünün göndermiş olduğu çelenk de öğrenciler tarafından kırıldı.
Okul denince akla ölüm gelmemesi gerekir. Yaşanan her ölüm, hem öğrenciler hem de okul çalışanları için ağır bir yük oluşturur. Dahası yaşanan ölüm okulla ilişkisi olan herkesi ilgilendirir. Okul kapısında yaşanan ölümlere kimi zaman veliler ve öğrencilerin kardeşleri de tanık olurlar. Nisan 2013’te Etimesgut’ta çocuğunu yitiren annenin yanında 5 yaşındaki diğer çocuğunun olduğunu unutmamak gerekir.
Dünyanın neresinde olursa olsun, okulların güvenlik bahanesiyle bir kaleye çevrilmesi, okullara kameralar yerleştirilmesi ve sert disiplin uygulanması hep öğrencilerin zararınadır. Okulların acı, ölüm ve korkuyla anılmaması gerekir.
Bir okul asıl işlevini ancak korkudan arındırıldığında yerine getirebilir. Okul bahçesinde, sınıf ortamında, müdürün yanında korkuya yer olamaz. Korkmadan soru sorabilen, korkmadan eleştirebilen, ürkek değil, hem düşünceli hem cesur öğrenciler bir okulu gerçek okul yapar. Dev kapılı, demir kapılı ve demir disiplinli okullar ise ancak geçmiş çağlara yakışır.
- Neden unutturmak istiyorlar? 22 Aralık 2024 04:15
- Çocuk çocuktur! 08 Aralık 2024 04:29
- Soul Behar Tsalik: Gazze’den çıkın! 01 Aralık 2024 04:30
- Profesör Saibaba ardından 17 Kasım 2024 04:01
- Irkçılığa karşı zırh gerek 03 Kasım 2024 04:03
- Almanya, militarizm ve okullar 20 Ekim 2024 04:15
- Nihon Hidankyo kuruluş bildirgesi 13 Ekim 2024 04:15
- Yuval: Soykırıma ortak olmam 29 Eylül 2024 04:54
- Ordunun kıskacındaki gençler 15 Eylül 2024 04:08
- Nükleer felaket önlenebilir 08 Eylül 2024 04:27
- Nükleer kuyu 01 Eylül 2024 04:25
- Oryan Mueller de reddediyor 25 Ağustos 2024 04:40