İklim her çocuğu ilgilendirir
![](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/192206.jpg)
Temsili | Fotoğraf: Misbahul Aulia/Unsplash
Sanki kağıttan yapılmış gibi kolayca çöken binaları, ucu sonu olmayan çamur renginde bir ejderha gibi akan sel sularını, birer tahta oyuncak gibi oradan oraya sürüklenen arabaları, günler boyunca söndürülemeyen yangınları ekranlarda görenler çok etkileniyorlar. Görüntüler Kastamonu’dan, Almanya’daki bir kasabadan, Çin’deki bir kentten, yani dünyanın herhangi bir yerinden geliyor olabilir. Çünkü iklim değişikliği bir gerçek. Dünyanın en donanımlı kentleri bile iklim değişikliği sonucunda ortaya çıkan büyük yıkımlara karşı hazırlıksız durumda.
Bu korkunç görüntüleri gören, kimi zaman defalarca izleyenlerin büyük çoğunluğu, iklim değişikliğinin çocuklar için ne anlam taşıdığını, onları nasıl etkileyeceğini pek düşünmüyor. Oysa yıkılan binalar çocukları etkiliyor. Sürüklenip giden her köprü çocukları ilgilendiriyor. Yok olan her okul, geride zorda kalan öğrenciler bırakıyor.
Sorulması gereken soruları üretmek aslında hiç de zor değil. Çocuklar yakın gelecekte ortaya çıkacak büyük su kıtlığında ne yapacaklar? Temizlik için su gerekli. Yaşamın sürmesi için su gerekli. Daha önce hiç görülmemiş şiddetteki fırtınalar yerleşim yerlerini vurduğunda ne olacak? Peki; var olan yollar, köprüler ve altyapı seller sonrasında kullanılmaz duruma geldiğinde ne olacak? Erozyon önlenemez olduğunda, verimli topraklar akıp gittiğinde ne olacak? Yangınlar önlenemez denli çok olduğunda ne olacak? Çok geniş bölgeler ve yerleşim yerleri yaşanmaz duruma geldiğinde ne olacak?
Geçen hafta yayımlanan Unicef raporu tam olarak bu soruların görünür kılınması amacıyla hazırlanmış. Raporun iki temel hedefi var. Birincisi, iklim değişikliği belirli bölgeleri değil, tüm dünyayı etkiliyor ve etkilemeyi birçok açıdan sürdürecek. Bu nedenle, iklim değişikliğinin etkilerinin tek tek değil, bir arada düşünülmesi gerekiyor. Üst üste gelecek etkiler, yaşanacak zorluk ve tehlikelerin katlanmasına neden olacak. Sonuç olarak, iklim değişikliğinin etkilere daha çok ve daha az maruz kalan ve kalacak bölgeler ve ülkeler sıralaması yapılması önem taşıyor.
İkincisi, iklim değişikliği tüm dünyayı etkilediği gibi, tüm çocukları da etkilemekte. Çocuklar yaşadıkları yer iklim değişikliği tehlikesi sıralamasında nereye düşüyorsa, o denli ciddi bir tehlike ile karşı karşıya. Raporda öne çıkarılan sayılar çok çarpıcı. Dünyadaki hemen her çocuk, en azından bir açıdan iklim değişikliği ve çevresel tehlikeyle karşı karşıya. Dünyadaki her üç çocuktan biri -yaklaşık 850 milyon kadar çocuk- dört farklı tehlikeyle karşı karşıya. Dünya çocuklarının yaklaşık yarısı -yani bir milyar kadar çocuk- iklim değişikliğinden en çok etkilenebilecek ülkelerde yaşıyor. İklim değişikliğine dayalı büyük zorluk ve yıkımla karşı karşıya kalacak çocuklar, en temel hizmetlerden yoksun kaldıklarında yaşama tutunabilmeleri çok zor olacak.
Unicef raporunda kullanılan risk endeksi çok boyutlu, yani birden fazla tehlikeli dinamiğe odaklanıyor. Bu dinamiklere tek tek bakıldığında ortaya çıkan tablo da korkunç. Örneğin, su kıtlığı çekilen bölgelerde yaşayan çocukların sayısı şu an yaklaşık 920 milyon. Gelecekte yaşanacak yağış değişiklikleri, sık veya uzun aşırı kuraklıklar karşısında bu sayı kaçınılmaz olarak yükselecek.
Bir diğer örnek, aşırı sıcaklar ya da sıcak dalgaları. Her üç çocuktan biri -yaklaşık 820 milyon çocuk- aşırı sıcaklarla karşı karşıya. 2020 yılı dünyanın gördüğü en sıcak yıllarından biriydi. Sıcaklık artışı bölgesel değil ve dünya çapında sürüyor. Bu artış sürdükçe, sıcak dalgalarının daha sık ve daha ağır yaşanması bekleniyor.
İklim değişikliği kendilerini parayla, saraylar ve silahlarla koruyabileceklerin ne kadar aciz olduklarını gösteriyor. Türkiye’de ve tüm dünyada çocuklara yaşanabilir bir iklim sağlayabilmenin tek yolu, artık çok açık ki, kapitalizmden, milliyetçilik, ırkçılık, dincilik gibi ideolojilerden hızla uzaklaşmaktan geçiyor. Ortak kurtuluş için ortak küresel çıkarlara odaklanmaktan başka yol yok.
Evrensel'i Takip Et