Rehavete yer yok

Son günlerde politik açıdan son derece sakıncalı bir eğilim giderek yaygınlaşıyor. Deniyor ki AKP giderek daha fazla çözülüyor, bürokrasideki belirtiler bunu doğruluyor, AKP içerisinden eleştiri ve itiraflar yükseliyor. Şimdi sorun “Yeninin nasıl inşa edileceğidir” vb. Politik gelişmeleri yakından takip edenlerin fark ettiği gibi bu propaganda CHP çevrelerinden yayılıyor ve yaygınlaştırıyor. Yine deniyor ki “Yapılacak ilk seçimlerde AKP gidecek ve yerine Millet İttifakı” gelecek. Son olarak TÜSİAD’da bu konuda tutumunu ortaya koydu.

“Parlamenter demokrasinin” restorasyonu temelinde yürütülen bu propagandanın burjuva muhalefeti açısından kendi içerisinde bir mantığı olabilir. Onlar patırtı, gürültü olmadan yapılacak ve kazanılacak bir seçimin ardından siyasi iktidarın kendilerine devredileceğinin hesaplarını yapabilirler. Seçimle gelenin seçimle gideceği peşin hükmüne dayanan bu öngörülerin doğrulanıp doğrulanmayacağını kuşkusuz zaman gösterecek.

Ama bugünün gerçeklerinin gösterdiği şu: İktidar giderek pervasızlaşıyor, kendi etrafında militer, paramiliter, militan güçlerin örgütlenmesine hız vermiş durumda. Hatta Erdoğan’ın ifadesi ile muhalefete iktidar olma rüyalarından vazgeçin ikazı bile yapılıyor. Kısacası ortada sessizce gömülmeyi bekleyen bir iktidar cesedi bulunmuyor. Önümüzdeki günleri ifade edecek en doğru tespit herhalde şu olur: Her şeyi verilecek mücadele belirleyecektir.

Bu son tespiti şöyle açmak olanaklı: Tek adam ve onun açık faşist bir diktatörlük kurma eğilimlerinin önü ancak yaygın ve güçlü bir mücadele ile kesilebilir. Aralarında açık, net taleplere bir ittifak bulunmasa da, bunların içinde bazı güçlerin kendi aralarında ilkeli bir ittifak kurma olasılığı bulunsa da, sonrası için farklı yollar tutacak olsalar da, tek adam yönetimine karşı mücadele eden geniş bir yelpaze aynı ortak düşmana sahip ve kimilerinin silahı sık sık tutukluluk yapsa da aynı yöne ateş ediyorlar.

Buraya kadar bir sorun bulunmuyor. Ama bu ortada çözülmesi gereken bir sorun bulunmadığı anlamına gelmiyor. İşçi sınıfının ve halkın en ileri kesimleri, tek adam yönetimine karşı mücadeleyi işçi ve emekçi halkın temel ve acil talepleri ile aktif katılımını sağlamaya çalışan bir çaba içerisindeler. Bunlar muhalif güçler içerisinde hem tutarlı bir biçimde demokrasiyi savunan, hem de sömürüyü ortadan kaldırma perspektifi ile daha ileriye gitme programına ve potansiyeline sahip kesimlerdir. Bunlar ancak bir araya gelebildikleri oranda genel muhalefet içerisinde etkin bir yere sahip olabileceklerdir.

Buraya kadar anlatmaya çalışılan özetle şudur: Bu iktidar seçimle gidecekse de seçimlere gidiş süreci olağan bir seçim süreci olmayacaktır. Demokrasi mücadelesi ise bir seçim platformundan çok daha köklü talepler içermektedir ve bu mücadele seçimlerle sınırlı kalmayacaktır. İşçi ve emekçi halkın güçleri ne kadar örgütlü olur, bu mücadelenin içinde ne kadar etkin ve güçlü bir biçimde yer alabilirlerse, işçi ve emekçi halkın özlemlerini ve çıkarlarını gerçekleştirme konusunda o kadar elverişli bir pozisyonda bulunacaklardır.

Halkın egemen olacağı bir demokrasiyi kurmanın bugün başka bir yolu bulunmamaktadır. Hayatın her geçen gün zorlaştığı, geçim ve yaşam koşullarının olağanüstü kötüleştiği, zamlar ve vergilerle tüm halkın yaşamındaki çöküntünün hızlandığı bir dönemde hiç kimse sosyal patlama olasılığını göz ardı edemez ve etmemelidir. İşçi ve emekçi halkın ileri güçleri mücadeleye katılımlarını ne kadar etkinleştirebilirlerse hem bu tür patlamalara hazır olacaklar, hem de ona yön verebilme olanağına sahip olacaklardır. Bugün gözümüzün önünde olup bitmekte olanları bir de bu yanıyla değerlendirmekte yarar var.

Evrensel'i Takip Et