Şubat’tan Ekim’e 

Fotoğraf: Ant Rozetsky/Unsplash

Devrimlerin tarihin lokomotifi olduğu söylenir. Gerek 1789 büyük Fransız burjuva devrimi, gerekse 1917 Büyük Ekim devrimi -yeni takvimle Kasım- bu tür devrimlerdendir. İlki büyük toprak sahiplerine, aristokrasiye karşı burjuvazinin önderliğinde geniş halk kitlelerinin katılımıyla gerçekleşti. İkincisinin önderliğinde ise doğrudan işçi sınıfının politik örgütü vardı ve geniş emekçi yığınlar bu devrime katıldı. İlki eşitlik ve özgürlük taleplerini dile getirmiş, ama bunun içeriğini burjuva tarzda doldurmuştu. Vatandaşlar hukuki olarak eşit ve özgür olabilirdi ama bu özgürlük sömürülme özgürlüğü ile gerçek karşılığını bulmuştu. Ekim Devrimi ise sömürüyü ortadan kaldırmasıyla, sömürücü sınıfların tasfiyesine yönelmekle gerçek özgürlüğün yolunu açmıştı.

Ekim Devrimi’nin öncesi Şubat Devrimi’dir. Çarlık, aristokrasi devrilmiş burjuvazi iktidara yerleşmiş, ama işçi sınıfı ve başta köylülük olmak üzere emekçi yığınlar da kendi iktidar organlarını yaratmışlar, “ikili iktidar” gerçeği ortaya çıkmıştır. Yığınların talebi barış, ekmek, toprak ve özgürlüktür. Süren savaşın doğrudan kurbanları emekçi yığınlardır ve açlık ve yoksulluk yaygınlaşmakta, köylülerin toprak talepleri karşılanmamaktadır. Burjuvazi ve onun her türden destekçileri bu talepleri karşılamamakta, karşılanabileceğine de inanmamaktadır. Onlar için bunlar gerçekçi talepler değildir.

Bolşevikler ise bu taleplere içtenlikle sahip çıkmışlar, Şubat’tan Ekim’e doğru giden süreçte hem eylemleriyle, hem çağrılarıyla, hem de gelişen olaylara karşı aldıkları pratik tutumlarıyla, uyguladıkları taktikler ve attıkları sloganlarla işçi ve emekçi yığınların güvenini ve desteğini kazanmışlardır. Zaman gelmiş gericiliğin baskısıyla geriye çekilmişler, mücadele yöntemlerini değiştirmişler, zaman gelmiş Kornilov Darbesi’nin püskürtülmesi örneğindeki gibi iktidarın gerçek sahibi olamaya aday olduklarını pratikleriyle ispatlamışlardır. Sovyetler içindeki küçük bir partinin güç kazanmasının, en büyük ve etkili parti olmasının hikayesidir bütün olup bitenler.

Bu parti elbette uzun yılların deneyimi ile çelikleşmiş, işçi sınıfının ve emekçi halkın en değerli evlatlarını bağrında toplamış, mücadele ve örgütlenmenin her koşulda sürdürülebildiği bir deney ve tecrübenin sahibi olmuş, ileri işçi kitlesinin küçümsenmeyecek bir bölümünü kendi etrafında birleştirmiştir. Bu partinin başında da Lenin gibi bir deha bulunmaktadır ve onun etrafında mücadele tecrübesi içerisinde yoğrulmuş bir önderler topluluğu vardır. Parti biriktirdiği bütün bu tecrübe ve deneyimi Şubat’tan Ekim’e giden yolda başarıyla kullanmıştır. Elbette hiçbir şey düz bir yolda ilerler gibi olmamış, ama ortaya çıkan her sorunu aşmanın ve çözmenin bir yolu bulunmuştur.

Devrimden sonra işçi iktidarının ilk adımı ilhaksız ve tazminatsız bir barış için harekete geçmek olmuş, toprak sorunu ve ulusal sorun mümkün olan en kısa zamanda çözülmeye başlamıştır. Uluslararası emperyalist burjuvazinin halkların aleyhine yaptığı gizli anlaşmalar açığa vurulmuş, dünya halklarının mücadele potansiyellerinin ortaya çıkması için yol ardına kadar açılmıştır. Başarılı olamasalar da Avrupa’daki devrimler ve ayaklanmalar işte bu koşullarda gerçekleşmiş, ezilen halklar iktidardaki işçi sınıfının desteği ve yardımıyla ulusal kurtuluş yoluna girmişlerdir.

Bugün kapitalist emperyalist sistemin uluslararası işçi sınıfını ve dünya halklarını içine ittiği koşullar yeni devrimlerin fitilini ateşleyecek olan koşullardır. Bugün bu yönde çok güçlü hareketler ve mücadeleler olmasa da, işçi ve emekçi yığınlar arasında derin bir hoşnutsuzluk yayılmakta, ortaya çıkan mücadeleler zorunlu olarak sömürücü egemen sınıfların iktidarlarını tehdit etme potansiyelini içlerinde taşımaktadırlar. Dünya yeni Ekimlere gebedir. Elbette bu sürecin nasıl ilerleyeceği önceden tahmin edilemez. Ama tarihin ilerleyişi bu yöndedir ve hiçbir güç bu ilerlemeyi engelleyemeyecektir.

                 

Evrensel'i Takip Et