'Ayrık otları, hormonlu tohumlar' meselesi
Fotoğraf: Pixabay
Kirvem,
Memleket sathında hemen her konuda şu veya bu nedenlerle milletçe başımız sıkıştığında, daha da doğrusu maddi, manevi sorunlarımızdan herhangi birini daha henüz çözmeden bunların yerine yenileri devreye girdiğinde, bu kez de kara bahtımıza, kem talihimize küsüp, dolayısıyla efkarlanıp duruyoruz…
Aslında sorunlarımızın ya da irili ufaklı bilumum problemlerimizin sebeplerini salim kafayla düşünüp, akabinde de başımıza musallat olan dahili, harici bu meselelerden bir an önce kurtulmanın yollarını araştırıp, bir bakıma bertaraf etmek için çalışıp, çabalayıp ter dökmemiz gerekirken, nedense, ne hikmetse çoğunlukla tam aksine davranıyoruz…
Nitekim mesela son zamanlarda, özellikle de şu günlerde halkımızın kahir ekseriyetinin cebi, cepkenli delik, midesi açlık, yoksulluk sınırında guruldayıp dururken, öte yandan ülkenin dümeninde yirmi yıldan beri tek başına taht kurup oturan; yetkili, etkili, dirayetli kaptanıderyamızın, günde beş vakit bıkıp usanmadan aynı minvalde tekrarlayıp, “kes, kopyala” metoduyla piyasaya sürdüğü laflara bakılırsa; memleketimizin hali, ahvali düşman çatlatacak boyutlarda yoluna son süratle devam ettiği halde, buna mukabil içimizdeki kimi hainler, helal süt emmemiş kimi zavallıların derdi, başka!
Bunlar… Bu zavallılar, bu cibilliyetsizler, hayatları boyunca bir baltaya sap, bir testiye kulp, bir zarfa pul, bir tambura mızrap olamadıkları için bunun ezikliği içinde bir taraftan debelenip dururken, diğer yandan da memleketimizin, milletimizin ali menfaatlerini yerle yeksan etmek için ellerinden gelen her türlü ihaneti sergilemekten de vazgeçmiyorlar…
Bunlar… Yani kimilerinin kökleri dışarda, kimilerinin de hormonlu tohumları içimizde olan bu “ayrık otları“nın tümü, çeşitli bahanelerle başımıza püsküllü belalar açmanın yanı sıra, keza rengarenk çoraplar örmeyi düşleyip duruyorlar ama, hevesleri her zamanki gibi kursaklarında düğümlenip ya da midelerinde taş gibi oturup kalıyor çok şükür!
Kirvem; bizler, onlar, ötekiler, berikiler faslını bir kenara dehleyip, amiyane deyimiyle fasulyenin faziletine gelirsek, gari hepimizin ezbere bildiği klasik deyime göre, ulusumuzun birliğini, halkımızın refah ve huzurunu koruyup kollamak için devletimizin yüce Meclisinde yemin ettikten sonra; bu uğurda gece gündüz dur durak demeden çalışacaklarını dillendiren hepsi de birbirinden değerli “vekil”lerimizin verdikleri bu sözleri yerine getirmelerini hassasiyetle izleyip, onlara bir nevi rehberlik etmeyi görev belleyen cumhurumuzun reisinin bu baptaki örnek davranışları, özellikle de kanun hükmündeki kararnameler mucibince buyurduğu emirlerin tümü tıkır tıkır işlediği müddetçe, demek ki, memleket sathında keyfimiz tıpkı bugünkü gibi yine gıcır, istikbalimiz emin ellerde olacak!
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30