10 Aralık 2021

Buzlar çözülürken

Fotoğraf: Burak Yılmaz/Evrensel 

Bazen kış uzun sürer. Bahar hiç gelmeyecek gibidir. Ama kış ne kadar sert, ne kadar uzun olursa olsun sonunda bahar gelir. Karlar erir, buzlar çözülür, ağaçlar tomurcuklanır. Bilinir ki “Her kışın sonu bahardır.” Doğa ve politika bazen ters yönde ilerler. Politik rüzgarlar kışı bahara çevirebilir, ya da baharın habercisi olabilir. Mevsim kış olmasına karşın ülke son zamanlarda politik bir baharın ilk belirtilerinin yaşandığı bir döneme girdi. Bunun aldatıcı bir bahar olmayacağının belirtileri de oldukça güçlü.

Önce halkın en ileri kesimleri “Geçinemiyoruz” diye ortaya çıktı. Sağlık çalışanlarının “Beyaz Yürüyüş’ü ve grevi” altlarda biriken öfkenin dışa vurumu oldu. Bunlara siyasi partilerin yaptıkları mitingler eklenmeye başladı. DİSK ayın 12’sinde işçileri alana çağırarak bu gelişmeye katıldı. Metal işçileri grevin eşiğindeler. Köylüler ve küçük üreticiler ürettikleri sloganlarla halk yaratıcılığının yeni örneklerini sergilediler. Hiç kuşku yok ki bu hareketler genişleyecek ve yaygınlaşacak. Bu hareketlenmelerin ardından işçi ve emekçi halkın ana gövdesi de hareketlenirse Erdoğan iktidarı için yolun sonu görünmüş olacak.

İşçi ve emekçi örgütlerinin kendi acil ve güncel talepleri için yaptıkları çağrıları -bu çağrılar henüz yaygın değil- dışta tutarsak, kuşkusuz miting ve eylem çağrıları yapan politik partiler farklı siyasi amaçlara sahipler ve harekete geçirdikleri kitleyi kendi etraflarında, kendi amaçları için birleştirmeye çalışıyorlar. Bu amaç CHP, İP vb. düzen içi muhalefet partileri için erken veya hemen bir seçimi zorlama ve hazırlama amacına bağlanmış, olası kendiliğinde patlamaları kontrol altına alma isteğini içinde barındıran bir yaklaşımın ifadesi olarak ortaya çıkıyor.

Ülkenin ciddiye alınabilecek ilerici, devrimci, sosyalist parti ve güçleri ise seçimleri göz ardı etmeyen, bir seçim gündeme geldiğinde ona ilişkin taktik yaklaşımlarını belirleyecekleri, ama ülkenin birikmiş ve her geçen gün biraz daha ağırlaşan sorunlarının bir seçimle çözülemeyeceğinin bilinciyle hareket ediyorlar. Kuşkusuz bu partiler de farklı programlara sahipler. Ama bugünkü politik koşullarda genel doğrultunun yukarıdaki gibi olduğunu söyleyebiliriz. İşçi ve emekçi hareketine bu anlayış damga vurabilirse emekçi kitlelerin acil ekonomik taleplerinin yanı sıra demokrasi, özgürlük ve barış idealleri de gerçek içeriğine kavuşmuş olacak.

Kimler hangi amaçla yaklaşırlarsa yaklaşsınlar kitle hareketinin nesnel yasaları bulunuyor. Alana, sokağa çıkan, iş yerinde, fabrikasında harekete geçen kitleler ileriye doğru adım attıkça daha bilinçli, daha örgütlü, daha kararlı, daha öz güvenli olarak yola devam etme eğilimi içinde olurlar. Onları geriye çekmeye çalışan, hareketlerini sınırlayan, eylemlerini yarımlaştıran, ufuklarını darlaştıran yaklaşımları ancak hareket içinde ayırt edebilirler, politik tecrübelerini geliştirebilirler.  

Kuşkusuz ortaya çıkan hareketler henüz politik baharın ilk esintileridir. Koşullar son derece uygun olmasına karşın kendiliğinden, yaygın bir hareketin gelişip güçleneceği konusunda bir öngörüde bulunamayız, garanti veremeyiz. Ama halk hareketinin bugün önemli bir avantajı bulunmaktadır. İşçi ve emekçi halkın en ileri kesimleri emeği, demokrasiyi, barışı savunan tüm halk güçlerini bir araya toplama, tüm halka güven verebilecek bir mücadele merkezi oluşturma konusunda yoğun bir çaba gösteriyorlar. Tabanda birlikte mücadele eğilimi gelişip, yaygınlaşıyor. Bu çabaların başarıya ulaşabilmesi için her kesimin büyük bir sorumlulukla hareket etmesi gereken günlerden geçiyoruz.      

İLGİLİ HABERLER

Evrensel'i Takip Et