Çocuksuz demokrasi olamaz
Çocukların sorduğu sorulara yanıt vermek yetişkinler için oldukça zor olabilir. Bu zorlanma soruların içeriğinden çok, yetişkinlerin içinde yaşadıkları durum ve düzenle ilişkili açmazlarından kaynaklanır. Aklınıza hemen, “Ben nereden geldim?” sorusu gelebilir. Daha basit, biraz daha büyük çocukların sorduğu sorulardan bir örnekle düşünelim: “Neden her şey büyüklere göre yapılıyor?” Bir diğer deyişle, büyükler çocukları bilerek ve isteyerek dünyaya getiriyorlarsa, onlara çok değer verdiklerini söylüyorlarsa, neden günlük yaşamda her şey büyüklere göre düzenleniyor?
Aklıma 20 yıl kadar önce İstanbul’da düzenlenen bir etkinlik geliyor. Çocukların serbest zamanlarında neler yapmak istediklerinin ele alınacağı toplantıya, çocukları umursayanların önerisiyle görüş vermek üzere çocuklar da katılmıştı. Ama toplantıyı düzenleyenler, toplantının akışını çocuklara uygun yapmamıştı. Yani, toplantı uzun oturumlardan oluşuyordu. Oysa çocuklar için kısa oturumlar ve sık aralar uygun olacaktı. Çocuklar hakkında çok bilgili olduğunu düşünen bu kişiler, okullarda derslerin neden kısa tutulduğunu bile düşünememişti.
Bir başka soruyu inceleyelim. Çocukların görüşlerini almak için düzenlenen toplantılarda, çocukların yaşadıkları dünyayı sorgulamasının teşvik edildiği okullarda, ya da çocuk dostu kent kavramının ciddi ciddi ele alındığı ve tartışıldığı sınıflarda sorulan türden bir soruyu: “Neden yollar büyük, kaldırımlar küçük?” Bir diğer deyişle, neden öncelik araçlara veriliyor? Neden her yerde araba var? İnsanların yaşadığı mahallelerde, alanlarda neden insanlar arka planda? Motorlu araçların nerelerden geçeceği, nerelere bırakılacağının insanların yaşam alanlarını belirliyor olması; araçların insanlardan öncelikli tutulması, çocuklar için şaşırtıcı.
Sokakta maç yapan veya yere çizdikleri çizgiler üzerinde oyun oynayan çocuklara nasıl davranıldığını düşünelim. Çocukların sokakları başka alan bulamadıkları için kullandıklarını düşünmeyen yetişkinler çocuklara kızarlar. Çocukların sokakta oynayarak kendilerini tehlikeye attıklarını düşünenler de çocukları korumak adına çocuklara kızarlar. Çocukları yol üzerinde gören birçok sürücü, hemen hiç düşünmeden, araçlara ayrılmış yolu çocukların işgal ettiğine karar verir, kızar, hatta köpürür. Çocuklar haksız, çocuklara yer açmayanlar ise haklıdır.
Çocukların sordukları basit ama yetişkinlere zor gelebilen soruları düşünmek çok önemli. Çocuklar okula başlamak üzere oldukları ve okula başladıkları dönemde çok akılcı düşünürler. Akılcı ya da rasyonel düşünmeleri onların toplumu, kuralları, ilkeleri ve değerleri kavramak istemelerinden kaynaklanır. Tam da bu nedenle, tutarlılık çocuklar için çok önemlidir. Büyüklerin küçükler için koydukları kurallara uymadıklarını gördüklerinde çok rahatsız olurlar. Büyüklerin dürüst davranmamalarından, yalan söylemelerinden de çok rahatsız olurlar. Toplumun kurallar, ilkeler ve değerlerle uyuşmayan işleyişini kabul etmek istemezler.
Çocukların bu müthiş becerileri ve yukarıda incelediğimiz örnekler, aslında umudun, canlılığın ve yaratıcılığın nerede olduğuna ışık tutuyor. Çocukların sorduğu zor sorular hem çelişkileri hem de ve çözüm iradesinin ortaya çıkması gerektiğini gözler önüne seriyor. Çocukların sorduğu basit sorular, basit bir gerçeğin anlaşılması için ipuçları. Bu gerçeği çocukların ağzından yazalım: Daha iyi bir okul mu istiyorsunuz? Çocuklara sorun. Daha iyi bir çevre mi? Çocuklara sorun. Adalet mi? Çocuklara sorun.
Çocukları küçümseyenler elbette ki, bunların farkında değil. Bu nedenle apaçık söyleyelim. Demokratik bir toplum, çocuklara yukarıdan bakarak, onlara bilgiçlik taslayarak veya reşit olmaları gibi koşullar koyarak değil; ancak ve ancak çocuklar ile birlikte kurulabilir.
Evrensel'i Takip Et