Hekimlik başlı başına bir siyaset alanıdır
Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel
'Tabip odaları siyaset yapmasın, sadece hekimlerin özlük hakları ile ilgilensin’ diyen dil ile, hekimliği ve sağlığı, hastane ve laboratuvarların dört duvarı arasında bir faaliyet alanına indirgemek isteyenler arasında sanıldığından da büyük zihinsel bir örtüşme var. Onlar insanlık tarihi boyunca sağlık hakkına yönelik en büyük saldırı dinamiği olan neoliberal iklime karınca misali su taşıyorlar da haberleri yok.
‘Demokrasi olmadan sağlık olmaz’ demek siyasetse, elbette denmeli. Sistemin yedeğine/gölgesine hapsolmuş olanların kelamı ile vazgeçilmeyecek elbet. O zaman ‘tabip odası siyaset yapmasın’ diyenler buyursun demokrasi olmadan da sağlıklı olunabilir desinler. Ama diyemezler.
‘Savaş bir halk sağlığı sorunudur’ demek siyasetse elbette söyleyecek tabip odaları. Siyasetsiz oda vadedenler buyursun desinler ‘barış bir halk sağlığı sorunudur’ diye.
‘Herkese eşit, ulaşılabilir, ücretsiz sağlık hakkı’ demek siyasetse elbette denecek. Buyursun söylesinler odalarda siyaset yapmayacağız diyenler eşitlikçi olmayan, ücretli sağlık hizmeti bağlamında varsa meramları. Ama diyemezler, yedeklendikleri siyasetlere söyletirler.
‘Anadilde sağlık hakkı yaşam hakkıdır’ demek siyasetse elbette diyecek hekim meslek odaları. Buyursun desinler ‘dilini bilmediğimiz hastaların malpraktis olmadan tedavisi mümkündür’ diye, o odalarda siyaset yapılmasın diyenler.
‘İnsan hakları tam olarak yaşama geçmeden sağlıklı kalabilmek mümkün değil. İşkence önlenebilir bir sağlık sorunudur’ demek siyasetse elbet siyaset yapacak TTB. Varsın siyaset yapmayın diyenler işkenceyi görmezden gelmeye devam etsinler, işkenceyi kayda düşürmeyen eskinin adli raporlarına göz kırpsınlar.
Hekim meslek odalarında yine seçim vakti. Bir önceki yazımda da değindiğim üzere, bu seçimlerin zamanının geldiğini mevcut hükümet ve küçük ortaklarının yani AKP, MHP ve Vatan Partisi’nin ya da ilintili yayın organlarının TTB ve tabip odalarına saldırıları ile anlıyoruz. ‘Tabip odalarında siyaset yapılmasın’ diye endam gösteren, aday çıkartan gruplar ise bu saldırılardan hiç rahatsız değiller. Bakın siyasetsizliklerinin küçüklüğüne! Oysa on yıllardır bu üç siyaset TTB Merkez Konsey seçimlerinde ortak liste çıkarmakta. Hiçbir zaman hekimler onlara onay vermedi. Üstelik içlerinde sonrasında AKP ve MHP milletvekilliği ve Sağlık Bakanlığı yapanlar da var. Hırsları, dillerindeki saldırganlık bundandır.
Ülkenin muhafazakarlık indeksi ile hekimlerdeki muhafazakarlık oranı arasındaki açı giderek büyümekte. Dertleri olmasın da ne olsun!
Son altı yıldır hükümet üyeleri ve küçük ortaklarının hekim meslek örgütüne tabip odaları seçimleri öncesi “saldırgan bir üslupla” yönelmeleri, bu seçimleri salt meslek odası seçimi olmaktan çıkarmıştır. Denebilir ki asıl çatışma sağlığın tanımına dairdir. Sorun sağlığı bedenle sınırlamak isteyen siyaset anlayışı ile onu aynı zamanda ruhsal, sosyal ve siyasal iyilik hali olarak ele alan bütünlükçü anlayış arkasındadır.
Yani hekimler bu yolla sadece meslek odası yöneticilerini seçmiş olmayacak, aynı zamanda nasıl bir ülke istediklerini de yansıtmış olacaklar. Ve saklamaya gerek yok, hekimlik insanlık tarihi boyunca başlı başına bir siyaset alanıdır.
Sağlıcakla kalın.
- Kırmızı kurdele: AIDS ve çocuk 18 Kasım 2024 04:04
- Hekim grevleri tüm dünyada tarihsel bir eşikte 11 Kasım 2024 04:50
- Özelleştirme yolunda aile hekimliği ya da sağlık hakkımız 04 Kasım 2024 04:11
- 2025 ya da sağlık: Yeni sağlık bütçesinin ipuçları 28 Ekim 2024 04:35
- Sağlıkta kayıp kuşak: 0-23 yaş arası ve AKP'li yıllar 21 Ekim 2024 04:53
- Hangi antidepresan bize eşitlik, özgürlük, adalet getirebilir ki! 14 Ekim 2024 04:00
- Koruyucu sağlık hizmetleri: Önlenebilir her ölüm cinayettir 07 Ekim 2024 04:55
- Koku ve hafıza 30 Eylül 2024 04:26
- Yapay zeka insan haklarından neden korkar? (1) 23 Eylül 2024 04:29
- Tombul kentler tombul insanlar yaratır 16 Eylül 2024 04:55
- Barış belediyeciliği: Didim 09 Eylül 2024 04:02
- Şifa kurumundan biyo-ahlak mekanına: Hastaneler 02 Eylül 2024 05:29