18 Temmuz 2022 04:30

ABD başkanı Biden’ın Ortadoğu seferi

ABD Başkanı Joe Biden'ın Suudi Arabistan ziyaretinden bir fotoğraf

Fotoğraf: Suudi Arabistan Krallığı

Paylaş

İsrail ziyareti ile başlayan görüşmeler Arabistan ile sürüyor. NATO’yu Rusya’nın burnunun dibine kadar sokmakla yetinmeyen ABD şimdi Ortadoğu’da NATO destek gücü ya da “Arap NATO’su” kurma hesabını hızlandırmış görünüyor. 

Her ne kadar Arap NATO’suyla ilgili soruya Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan, “Arap NATO’su diye bir şey yok, zirvede de böyle bir şey konuşulmadı. Körfez ülkeleriyle İsrail arasında İran karşıtı bir savunma ittifakı kurulması konusu gündeme gelmedi” açıklamasında bulunsa da ABD’nin böylesi bir hesap içinde olduğu ve Ortadoğu’da yeniden bir egemenlik kavgasına üsler kurma hazırlandığı içinde olduğu söylenebilir. Filistin, Kürt sorunu ve İran konuşulan konular. Bir süredir Kürdistan bölgesi, Irak, Kuzey doğu Suriye (Rojava) ABD’li ve diğer emperyalist ülke temsilcilerinin yoğun ziyaret alanı oldu. Her ABD’li temsilci önce Türkiye’ye sonra Kürdistan Bölgesel Yönetimine, Irak’a ve Rojava’ya uğruyor. Önümüzdeki günlerde Putin, Erdoğan ve Reisi’nin Tahran buluşması da emperyalistlerin Ortadoğu planlarının ve kavgalarının başka bir yanına işaret ediyor.

Yeniden Biden’ın Ortadoğu seferine dönecek olursak; ABD Başkanı Biden’ın da katıldığı Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri, Mısır, Ürdün ve Irak’ın katılımıyla Suudi Arabistan’da düzenlenen Cidde ‘güvenlik ve kalkınma zirvesi’nde nelerin konuşulduğu şimdilik çok bilinmese de hangi hesapların döndüğünü tahmin etmek zor olmasa gerek. Biden çok sayıda anlaşmaya imza attıklarını gayet memnun halde açıkladı. 

Yine, Suudi Arabistan’ın hava sahasını İsrail’e açması ise önümüzdeki sürecin nasıl bir seyir izleyeceğini gösteriyor. Filistinlilerin tabuttaki cenazelerine bile vahşice saldıran İsrail’in önünü açan elini daha da güçlendiren birçok yeni karar alınırken Filistin sorununun hiç gündeme gelmemesi, barıştan söz edilmemesi önümüzdeki sürecin Filistin halkı ve ezilen halklar için endişe verici olduğuna işaret ediyor. 

Gelişmenin başka bir yönü ise İstanbul Suudi Arabistan Başkonsolosluğuna giren ve bir daha çıkmayan Gazeteci Kaşıkçı’nın katili ilan edilen Veliaht Prens Selman’la Cidde’deki ihtişamlı sarayda tokalaşması ve birçok anlaşmaya imza atması oldu. Biden, her ne kadar “Selman’a Kaşıkçı cinayetinden sorumlu olduğunu yüzüne karşı söyledim” dese de o da Erdoğan gibi bir dönem mangalda kül bırakmamıştı. 2019’daki ABD başkanlık seçimlerinde Kaşıkçı cinayetinden dolayı Arabistan’ı “parya” haline getirmekten söz etmiş, hesap soracağını ilan etmişti. Aynı Biden, dün “parya” haline getirmekle tehdit ettiği Arabistan ile bugün çok önemli anlaşmalar yapmış olmakla övünüyor. Daha birkaç hafta önce Selman ile görüşmeyeceğini açıklamış olan Biden, Suudi Arabistan’ın ABD ile ortaklığa gireceğini açıklamakla yetinmedi, “İyi görüşmeler yaptık” dedi. “Enerji güvenliğini” garanti altına aldıklarını açıkladı ve “Arabistan’ın güvenlik ve askeri ihtiyaçları ile ülkenin karşılaşabileceği tehditleri ele aldıklarını” belirtirken bu ülkeyi bir silah deposu, bir NATO üssü haline getirmek istediklerini de açıklamış oldu.

Biden, Arabistan’a Ortadoğu’da yeni roller vermiş olmanın hazzıyla konuşuyor. Kaşıkçı cinayeti sonrasındaki tehdit ve şantajın ABD için yeni tavizler koparmaya dönüştürüldüğü görülüyor. “Enerji güvenliği”, “silahlanma” ve “Arabistan’ın karşı karşıya olduğu tehlikeler” görüşmelerinin en önemli konusu olduğuna göre gerisini tahmin etmek zor değil.

Elbette bunda şaşılacak bir durum yok! Bu emperyalist güçlerin değişmez yasalarından biridir. Onların öndeki politikacıları hiçbir zaman ikiyüzlü olmaktan utanç duymadılar. “Dün dündür” diyerek halkları kandırmaya sömürü ve egemenlik çarklarını döndürmeye devam ettiler.

Ancak Kaşıkçı cinayetinin emperyalistler ve egemenler tarafından petrol, silah, dolar ve çıkar ilişkilerine tahvil edilmiş olması dünya halklarına bir kez daha kendi geleceklerini nerede aramaları gerektiğini gösteren çarpıcı bir örnektir.

ABD, özellikle Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve sonrasındaki gelişmeleri büyük bir fırsata çevirdi. Savaşı kızıştırırken NATO’yu reorganize etmekle kalmadı, Finlandiya ve İsveç’i dahil ederek güçlendirdi. Özellikle SSCB’nin dağılmasından sonraki süreçte AB içinde varlığı tartışılan NATO’yu en azından şimdilik yeniden “sığınak” haline getirdi; başta Almanya ve Fransa olmak üzere AB ülkelerini NATO’nun ve ABD’nin daha çok etkisi altına aldı. ABD, Rusya-Ukrayna savaşının daha uzun süre devam etmesi için çaba sarf ederken diğer yandan dünyanın dört bir yanında yeni anlaşma ve pazar kapma çabasına girdiğini son Arabistan seferi ile de göstermiş oldu. İsrail ile normalleşme ve Rusya korkuluğunu sallayarak Arap egemenlerini daha çok silahlandırıp güdümüne sokuyor. 

Başta ezilen ve sömürülen Ortadoğu halkları olmak üzere tüm dünya halklarının görmesi gereken emperyalist güçlere ve onların iş birlikçilerine güven olmayacağıdır. Dünyanın birçok yerindeki direnişler halkların nereden ilham alacağını gösteriyor. İzlenmesi gereken yolu bugün Sri Lanka halkı gösteriyor…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa