19 Ağustos 2022 04:19

Yeni Kapitalist YÖK: 'Para' Fakire Baraj, Zengine İmkân, Peker’in Şaşırmasına Şaşarım

YKS için bekleyen öğrenciler

Fotoğraf: DHA

Paylaş

YÖK-ÖSYM ilk yerleştirme sonuçlarını açıkladı. 3 milyonu aşkın adaydan 851 bini örgüne, 155 bini açık’a yerleştirildi. 240, hatta yabancı dille birlikte 320 sorudan toplamda bir doğrusu olmayan bile 4 yıllık lisans programlarına yerleşebildi. Buna rağmen bazı 4 yıllık kontenjanlar dolmadı, hâlâ vakıfta (özelde) açık kontenjanlar var. Hâlâ 2 milyon öğrenci yerleşemedi.

Sorun ve soru çok. En baştan, temelden sormak gerekiyor. Neyin doğru neyin yanlış olduğunun ölçüsü nedir? Cehaletin veya bilgi bilimin ölçüsü ölçütü nedir?

YÖK, ÖSYM, MEB’in ölçütü veya ölçüt arayışı nedir acaba? İlk ve ortaöğretim için, meslek yüksekokulu için ölçüt nedir, uzaktan öğretim için ölçüt nedir, üniversite için ölçüt nedir acaba?

Ölçüt: Yoksul Başarmak Zorunda, Paralı Olan Zaten Satın Alır

MEB ve ÖSYM’nin yaptığını bir tümce ifadesine dönüştürürsek, örneğin “bazı öğrencilere hiç matematik, fen, felsefe öğretmeden lise diploması veren ve bunları yükseköğretime kabul eden öğretim ve seçme yerleştirme sistemi uygundur” önermesinin alacağı doğruluk değeri nedir?

Eğer zaten alan bilgi becerisi yetersiz bir kısım öğrencinin yerleştirilmesi yapılıyorsa, böyle bir durumda, isteyen tüm lise diplomalıların bir yükseköğretim kurumuna yerleştirilmesi mi yoksa 2/3’sinin elenmesi mi daha uygundur?

Vakıflar, parası olan için bol bol kontenjana sahipse, devlet veya özeller 240 sorudan 0,15+0,15  toplam 0,30 doğrusu veya 500 ham puandan 0,25+0,25 toplam 0,5 ham puanı olanı olan öğrenciyi kabul ediyorsa, yani 1000’de birini bile tutturanı kabul ediyorsa, MEB bu öğrencileri bu hallere düşürüyorsa, doğru düzgün eğitim öğretim yapmıyorsa, YÖK-ÖSYM bu halde öğrenci kabul ediyorsa, buna rağmen öğrencilerin 2/3’si yerleştirilmemişse, eğer bir ölçütten söz edilecekse,

Yoksul başarmak zorunda, aksi takdirde hiç istenmeyene razı olur, buna rağmen büyük çoğunluğu dışarda kalır,Zengin her koşulda zaten satın alır.

Peker Bu Düzene Niye Şaşar, Şaşarım

Peker, devletin gladyo ile, derin NATO ile, derin devlet ile nasıl çeteleştiğini, nasıl mafyalaştığını, ülkedeki yarım yamalak kurum ve kuralların bile nasıl yıprandığını, kuralsızlığın nasıl da çıkara dönüştüğünü, bu çıkar dünyasının nasıl da çevre bulduğunu anlatıp duruyor da sonra da ben Freud’um, ben sizi tedavi edeceğim vesaire diyerek, sözünüzde durmuyorsunuz, hiçbir şeye tınmıyorsunuz, neden bunlara şaşırmıyorsunuz, bu tepkisizlik nedendir diye şaşırıyor ya ben de bu şaşkınlığına şaşırıyorum.

Yolsuzluğun ortalamaya dönüştüğü, mafyanın çete başlarının “adam”dan sayıldığı bir ülkede yurttaşın yolsuzluğa şaşıracak mecali kalmadığı gibi bunda şaşılacak bir durum olmadığını zaten hiç matematik fen başarısı olamayan okul örneklerinden kestirebiliriz.

Ortalama o kadar dip yapıyor ki kimsenin kimseden farkı kalmayınca herkes dipteki ortalamaya veya niteliksizliğe göre değerlendirme yapmaya başlıyor.

Diyalektik de işliyor ama: Yolsuzluk, hırsızlık, şiddet, uyuşturucu, depresyon, yangınlar, yoksulluk, yoksunluk tepe yapmaya başlıyor.

YÖK Başkanı: Paralı Diplomanın Tümden Önünü Açtık, Şimdi Ucuza Diploma Satın Diyebilir Mi?

Alanı bilmem ama parası olan ve satan memnun, kapitalizm bu. Yükseköğretimi “sektör” gören TÜSİAD, Bologna ve YÖK el birliğiyle “bilimi”, üniversiteyi değersizleştiriyor. YÖK Başkanı Özvar, AKP ile danışıklı olarak, bir gecede tüm ölçütleri kaldırdı, özele talep yarattı. Şimdi de  “vakıf üniversiteleri öngörülebilir ve istikrarlı ücret belirlemeli” diyor.

Bunun çıplak anlamı pazar payınızı genişlettik, siz de biraz daha ucuza diploma satın diyor.

Vakıflar ise müşteri varsa niye ucuza satalım, ölçütleri kademe kademe azalttınız, şimdi de neredeyse tümden kaldırdınız, diplomayı biraz parayla satalım hesabında.

Zaten yapılan da bu. Varlıklı sınıflar ve özel-vakıflar bundan çok mutlu. Hepsi danışıklı zaten. Diploma da mümkünse paralı satılsın, parası olan diploma satın alsın, diplomanın diploma olma dışında ve Cumhurbaşkanlığına adaylıkta ön şart olma dışında zaten hangi bilgi değeri kaldı ki, iş olsun diye veriliyorsa iş olsun diye şart koşuluyor, şartları da pek takan bulunmuyor zaten. Diploma olsun yeter, temsil ettiği bilgi beceriyi garanti etmesinin ne önemi var.

Fakirin Barajı Parasızlık, Zengine Paralı Diploma

Özetin özeti şu ki, nitel ölçüler kalmamış durumda. Fakirin bir kısmına içi boş, zengine de parasıyla diploma verirsin, herkes bundan mutlu olur mu, bu mutluluk ne işe yarar, sistem iktidarlara meşruluk aracına dönüşürse, Peker’in kendi yaptıklarını anlatıp kendi yaptıklarına şaşırmamasına ve bizim buna niye şaşırmadığımıza ve halkın tepkisizliğine şaşırmasına şaşar kalırız.

Tek kuralın para piyasa olduğu, para piyasanın da çetelerle paylaşıldığı kapitalizm bu. Fakirin bir kısmının içi boş MYO’larla, değersizleşmiş diplomalarla kandırılması sistemin meşruiyeti gereği, fakirin barajı parasızlık-yoksulluk, milyonlarcasının hâlâ dışarda kalarak ucuz emek arzının garanti edilmesi sistem gereği. Şaşıracak ne kaldı ki. Peker, bir gün Cumhurbaşkanı olur veya Cumhurbaşkanlığını belirlerse, zaten memlekete kanaat önderi, hatta halkın gözünde “savcı hakim polis” olmuşsa, bunda şaşılacak ne var?

Devrimler şart.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa