2 Kasım 2022

Eğitimciler, ‘ÖMK’ya hayır’ demek ve yeni bir meslek kanunu için iş bıraktı!

Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş/Evrensel

Bugün öğretmenlerimizin grev günü.

Öğretmenler arasında eşitsizliği ve ayırımcılığı derinleştiren, “eşit işe eşit ücret” ilkesini daha da kötüleştiren Öğretmenlik Meslek Kanunu’na (ÖMK) karşı eğitim iş kolunda örgütlü 14 sendika bugün iş bırakarak bu kanuna karşı çıkarken; aynı zamanda eğitimde yaşanan sorunlar ve bunların çözümüne dair ortak taleplerini de dile getirecekler.

Tek adam yönetimi; 1960’larda kurulan Türkiye Öğretmenler Sendikasından (TÖS) beri öğretmenlerimizin talebi olan Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu, ne alanın uzmanları ne eğitim sendikaları ile ne de kamuoyunda tartıştırmadan, kapalı kapılar arkasında “al gülüm ver gülüm” ortamında hazırlayıp AKP ve MHP oylarıyla yasalaştırmıştı.

14 Şubat 2022’de Resmi Gazete’de yayımlanan kanun öğretmenleri; “baş öğretmen”, “uzman öğretmen” ve “öğretmen” olarak üç gruba ayırırken aynı işi yapan öğretmenleri kategorize edip kademelerin birinden ötekine geçişi “sınava” bağlayarak öğretmenleri idarenin ve bakanlığın emir kulu haline getirmeyi amaçlamaktadır.

EĞİTİMİN DİNİLEŞTİRİLMESİ GİRİŞİMİYLE BAĞLANTILI BİR KANUN

20 yıllık iktidarı döneminde sekiz bakan değiştiren ve sekiz kez “eğitimde görülmemiş reform” yapan, her reformunda bir önceki yaptığı ya da yapacağını ilan ettiği reform yokmuş gibi davranan AKP iktidarı bu “reformlarla” asıl olarak eğitimdeki laik ve demokratik kazanımları itibarsızlaştırıp yok etmeyi amaçlamıştır!

Dahası AKP iktidarı, iktidarının “sonsuza kadar sürmesi” için amaçladığı “muhafazakar toplum” inşasının temeline “dindar nesiller yetiştirme”yi koymuştu. Elbette yeni kuşakların yetiştirilmesinin olmazsa olmazı milli eğitimin bu amaçla seferber edilmesidir. Nitekim Erdoğan ve iktidarı da daha ilk yıllarından başlayarak “dindar nesiler yetiştirme” amacı doğrultusunda; milli eğitimi tedricen dinileştirmek üzere milli eğitimdeki az çok laik bilimsel ve demokratik kazanımları itibarsızlaştırarak tasfiye etmeye girişmiştir.

Dindar nesillerin yetiştirilmesi” amacında iktidar;

  • Milli eğitimin müfredatının dinileştirilmesi,
  • İmam hatiplerin laik bilimsel eğitimin alternatifi olarak teşvik edilerek yaygınlaştırılması,
  • Tarikatların, cemaatlerin, diyanetin, iktidara yakın vakıf ve derneklerin milli eğitimin paydaşları olarak ilan edilmesi,  okulların bu en gerici odakların at oynattıkları kurumlara dönüştürülmesi,
  • 4+4+4’ten sonra 4-6 yaşındaki çocukların gittiği Kur’an kurslarını eğitimin ilk kademesi olarak göstererek milli eğitimin kapsamına alması gibi girişimleriyle eğitimin dinileştirilmesinde önemli adımlar attı.

EĞİTİMCİYİ ZAPTURAPT ALTINA ALMA KANUNU

İktidar bir yandan eğitimi dinileştirme adımları atarken öte yandan da laik ve demokratik eğitim doğrultusundaki güçlü geleneği tasfiye etmek için eğitim bürokrasisinin en yukarısından ilkokullara kadar idarecileri iktidara yakın eğitimcilerden belirlediler. Kendilerinin arka bahçesi haline getirdikleri sendikaları teşvik ettiler. Ama bütün bu girişimlere karşın eğitimcileri dindar nesiller yetiştirecek kıvama getiremediler.

Bütün bu gelişmeler dikkate alındığında Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun Erdoğan ve partisinin “dindar nesiller yetiştirme” amacının bir girişimi olarak değerlendirmek herhalde en doğru değerlendirme olur.

Nitekim yasanın kamuoyu gündemine gelmesinden beri gerek ülkemizin birikimli eğitim uzmanları gerekse eğitimciler ve onların örgütleri bu yasaya karşı çıkıyorlar. Ama yasanın çıkması sürecinde iktidarın yanında yer alan Memur Sen’e bağlı Eğitim Bir Sen ile Kamu Sen’e bağlı Türk Eğitim-Sen şimdi de bu eğitimcileri bölüp birbirine karşı mücadeleye sokulması üstünden zapturapt altına almayı amaçlayan yasaya karşı çıkan eğitimcileri yalnız bırakan bir tutum almışlardır.

Bu iki sendikanın tutumları elbette anlaşılmaz değildir. Çünkü bu iki sendikadan Eğitim Bir Sen AKP; Türk Eğitim-Sen de MHP yanlısı yönetimler tarafından yönetilmektedir. Yani bu iki sendika AKP ve MHP yandaşı olarak hareket etmektedirler.

Ancak, bu iki sendikaya üye eğitimciler elbette yöneticilerin tutumuna bakarak hareket etmek zorunda değildir. Çünkü bu sendikalar AKP ve MHP’nin dolayısıyla AKP iktidarının kanatları altında, birer hükümet sendikası, AKP ve MHP’nin arka bahçesi olarak palazlanmışlardır.

EĞİTİM BİR SEN VE TÜRK EĞİTİM SEN ÜYELERİNE DE ‘EYLEME KATIL’ ÇAĞRISI

Ancak bu sendikaların üyesi olan yüz binlerce eğitimci, bugün iş bırakaran 14 sendikanın üyelerinin her biri ile aynı koşullarda çalışmakta ve aynı taleplere sahiptir.

Bunun içindir ki KESK/Eğitim Sen’in Genel Başkanı Necla Kurul iş bırakmayan sendikaların üyelerini “Bundan sonra birlikte olmak, birlikte mücadele etmek son derece kıymetli. Bütün öğretmenlerin açık bir itirazı var. Mesleğine, emeğine, onuruna, çalışma barışına yönelik tehdidin farkındalar… 2 Kasım’daki eyleme bu sendikaların üyelerinin de katılımı söz konusu olursa ÖMK’nin geri çekilmesi konusunda büyük bir güç vermiş olacaklar” çağrısı yaparak, eyleme karşı çakan sendikaların üyelerinin eyleme katılmasının önemine dikkat çekiyor.

Bugün eğitimciler, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun geri çekilmesi ve sendikaların, konunun uzmanı olan bilim insanlarının içinde olduğu bir kurulun hazırlayacağı bir meslek kanununun hazırlanması için harekete geçilmesi talebiyle 14 sendikanın bir araya gelmesi sadece bugünkü eylem değil eğitimcilerin sendikal mücadelesi açısından da önemli bir gelişmedir.

Evrensel'i Takip Et