10 Temmuz 2023 05:03

Gazeteci teslim olursa geriye ne kalır?

Dicle Fırat Gazeteciler Derneği ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu, 16 Haziran’da Diyarbakır Adliyesi önünde yaptığı açıklamayla tutuklu gazetecilerin duruma dikkat çekmişti.

Dicle Fırat Gazeteciler Derneği ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu, 16 Haziran’da Diyarbakır Adliyesi önünde yaptığı açıklamayla tutuklu gazetecilerin duruma dikkat çekmişti. | Fotoğraf: MA

Paylaş

Yazıya bu soru ile başlayınca, “Tarihi gazeteciler mi yapıyor?​” diye sorulabilir haklı olarak. Sınıflara bölünmüş bir dünyada temel değiştirici güç ilişkilerinin üzerinden atlayarak herhangi bir mesleği tarihin değiştirici dinamosu olarak tarif etmenin bir ajitasyon olarak bir manası olabilir ama bilimsel bir gerçeklik değeri olamaz.

Bununla birlikte “Gazetecilik ekmek parası için yapılacak bir iş değildir” tezini savunan yüzlerce yazı gazetecilik tarihi boyunca yazılmıştır. Üst düzey medya profesyonellerinin maaşları onları egemen sınıf ilişkilerinin ve dünyasının bir parçası haline getirse de, özünde büyük çoğunluğu açısından gazeteciler birer emekçidir ve dolayısıyla ekmek parası kaygısına dahildir.

Ancak gazeteciliği diğer birçok meslekten ayıran ve bazı mesleklerle de kesiştiren bir başka önemli özellik daha var. Mesleğinizi hakkıyla yapmak mı yoksa ekmek parasını ya da görece konforlu bir hayatı garantiye almak mı ikilemi arasına sıkıştırıldığınız koşullarda mesleğiniz ile sınanırsınız.

8 Haziran 2022’de Diyarbakır merkezli olarak yürütülen soruşturma kapmasında gözaltına alınarak tutuklanan ve yarın ilk kez hakim karşısına çıkacak olan meslektaşlarımız bu ikilem karşısında mesleklerini hakkıyla yapmak konusunda ısrarcı oldukları için cezaevindeler. 16 gazetecinin tutuklandığı o operasyonun ardından dosyası tefrik edilen JINNEWS Haber Müdürü Safiye Alağaş, 15 Haziran’da görülen ilk duruşmada tahliye edilmişti. Bu dosyada, 15’i tutuklu 17 gazetecinin ilk duruşması yarın Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek. 

Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eş Başkanı Serdar Altan, Mezopotamya Ajansı Editörü Aziz Oruç,  Xwebûn Gazeteci Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş, Gazeteciler Zeynel Abidin Bulut, Ömer Çelik, Mazlum Doğan Güler, İbrahim Koyuncu, Neşe Toprak, Elif Üngür, Abdurrahman Öncü, Suat Doğuhan, Remziye Temel, Ramazan Geciken, Lezgin Akdeniz ve Mehmet Şahin hakkında 10 ay sonra 12 Mart’ta tamamlanan iddianamenin kabul edilmesiyle “örgüt üyeliği” iddiasıyla dava açılmıştı. Meslektaşlarımız 13 ay sonra hakim karşısına çıkacaklar.

Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş Başkanı Serdar Altan, arkadaşımız Şerif Karataş’ın sorularına verdiği ve bugünkü Evrensel’de yayımlanan yanıtlarında, “Düşünün Apê Musa’nın anmasına katılım ve yaptığım konuşmayı da iddianameye koymuşlar. Her sene yaptığımız bir etkinlik yani” diyor ve ekliyor: “Bu iktidarın basın, düşünce ve ifade özgürlük karnesi ortada. Seçim sonrası politikada bir değişiklik olur mu yönünde beklentileri boşa çıkaran uygulamalar peşi sıra geldi. Son olarak Gazeteci Merdan Yanardağ’ın tutuklanması bunun en açık göstergesi. Anlaşılıyor ki önümüzdeki süreç bizler açısından, düşünce ve ifade özgürlüğü açısından daha zorlu geçecek. Ama enseyi karatmamak lazım.”

Bir yandan operasyonlar diğer yandan Türkiye’nin baskı ve gözaltılarla gidilen son seçimlerinden önceki süreçte Kürt meslektaşlarımız yaşadıkları coğrafyada olup bitenleri yazmak ve haberleştirmekte ısrar ettikleri için bugün cezaevindeler.

Ve Sevgili Serdar’ın ifade ettiği gibi, son olarak TELE 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın tutuklanması, TELE 1’in kapatılması için RTÜK üzerinden siyasal bir basınç yapılması gerçeğiyle karşı karşıyayız.

Bu arada Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Başkanı Serdar Altan’ın gazetecilik açısından titizliği ve emeği bakımından bir hatırlatma yapalım. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği, 2020 yılının ocak ayında bölgedeki genç gazetecilerin mesleki birikimlerini artırmak açısından çeşitli başlıklar altında derslerden oluşan bir eğitim programı örgütlemişti. O süreçte ben de orada bir başlık altındaki eğitimlerde bulunmuştum. Esra Arsan ve Tuğrul Eryılmaz gibi mesleğimiz açısından önemli katkıları olan birçok isim katılmıştı o eğitimlere. Bir ders akşamı şu anda tutuklu bulunan dostum Sedat Yılmaz’a da konuk olmuştuk. Sadece Serdar ve Sedat değil, Ömer Çelik, daha sonra tutuklananlardan Abdurrahman Gök ve diğer birçok meslektaşımızı uzun yıllardır tanıyorum. Ağır koşullarda, bedel ödemeyi göze alarak çok önemli haberlere imza attılar.

Bugün Türkiye’de yalan ve riyaya dayalı bir gazetecilik hakim kılınmaya çalışılırken, gerçeklere bağlı gazetecilikte ısrar etmek, teslim olmamak tarihi bir öneme sahip. Gazeteci gerçeklere gözlerini kapatırsa korku ikliminin, sindirilmişliğin, yalanın, dolanın önü boylu boyunca açılır.

Ancak bedel ödemeyi göze almış olan bir avuç gazeteciye kamikaze muamelesi yapmak da doğru ve adil değil. Gerçeklere ihtiyacı olanlar o nedenle gazetecisine de sahip çıkmalı.

13 ay süren bu haksız, hukuksuz tutukluğun son bularak arkadaşlarımızın yarınki duruşmada tahliye olabilmeleri için güçlü bir ses verelim. Bu hem gazeteciler olarak bizlerin hem de gerçeğe ihtiyacı olan herkesin onlara borcudur.

 

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa