Yine nafaka; havan dövücüler ve hınk deyiciler
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
Kadın cinayetlerini önlemek, ağır yaptırımlar getirmeye adım atmadığı kadar, nafaka nasıl ortadan kaldırılır diye çalışıyor iktidar. Bir biçimde bu iktidarın eteklerine yerleşmiş, hariçten ya da dahilden tırmalamalarla kendilerine vehmettikleri ‘denge ve denetleme’ rolünü oynayan irili ufaklı din bekçileri de yardımcı oluyorlar.
A Haber’de konuşurken ‘bilim komisyonu’nun aile hukukunun değiştirilmesiyle ilgili çalışmalar yaptığını, tarafları mağdur eden nafaka ve tazminat konusunun ele alınacağını söyleyen ve ‘Bir gün evli kalıp yıllarca, on yıllarca nafaka ödeyen kişiler var’ diyen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un ardından HÜDA PAR’dan da bir ses geldi. Van il başkanı bir basın açıklaması yaparak “Cumhurbaşkanı Erdoğan dindar nesil yetiştireceğiz demişti. Bu sözü hiçbirimiz unutmadık. Maalesef buna rağmen belediyelerin gençleri dinden ve ahlaktan uzaklaştırabilecek her türlü etkinlik ve festivalleri niçin düzenlediklerini hâlâ çözebilmiş değiliz. Festival paralarını dul kadınlara versinler” dedi.
Ev sahibi-kiracı arasında davaların artışından yakınan Bakan, nasıl dönüp dolaşıp aynı torbaya aile hukukunu sıkıştırmışsa, il başkanı da nesilden dolaşarak festivallere oradan ‘dul kadınlar’ın ‘sadakasına’ gelivermiş. Nereye baksalar kadını, haklarını ve kazanımlarını görüyorlar çünkü. Bir günlük evlilikten sonra ömür boyu nafakaya mahkum olan mağdurlar var mıdır, onların yüzdesi nedir sorusunun bir yanıtı asla olmayacak. O laf ortaya kadını asalak, fırsatçı göstermek için çiziktirilmiş bir karikatürü ortama sürmek için edilmiş çünkü.
Önceki hafta burada Diyanet’in Kobanê davasına müdahil olmak istemesini şeri olan ile hukuki alan arasında gri bir bölge açıp genişleterek, bu arada hukuki yargıyı güvensizleştirmek için her şeyi yaparak adalet kurumunun temellerinin iyice iğretileştirilmesinde yeni bir aşamaya geçildiğini yazmaya çalışmıştım. Her geçen gün şiddeti artan hukuk tacizinin istikameti, medeni haklar ile ceza yasasının hükmünü geçersiz kılmak; yerine İslam hukukunu geçirmek. Kadınlar üzerindeki bütün söylem ve dayatmaların biriktirdiği potansiyel, nihayet iktidar mensuplarının ve etrafındakilerin elinde, gerekeni yapmak için yeterli bir kinetik enerjiye dönüşmüş görünüyor.
Kız çocuklarının tecavüzcüsüyle evlendirilmesine, okullaşma oranındaki düşüşe, kadın şiddetinin ve cinayetlerinin yaptırımsız kalmasına sebep olan da aynı odaklar. Bu sürece kadın yoksullaşması ve muhtaçlaştırılması eşlik ediyor. Son olarak göz dikilen nafaka, toplum mühendisliği yapan taifenin, kadınları Primo Levi’nin toplama kampı anılarında söz ettiği gibi, ‘çıplak yaşama’ mahkum etmek üzere. Yani sadece hayatta kalmaya çalışan bir kitleye dönüştürmeye. Bu belli olmasın diye de sabah akşam kadınların örtünmesi teşvik ediliyor. Kadına zulmün mimarı olanlar nedense hep mağdur ya da erkek cinsinin ‘mağduriyeti’nin bekçisi.
Nafaka sorunu kadınların eve kapanmasının en çok teşvik edildiği, dolayısıyla çalışmayan kadının makbul görüldüğü bir zamanda konu ediniliyor. HÜDA PAR’ın il yöneticisinin zihniyetinde olanlara göre, belediyeler festival paralarını, hayal gücümüzü çalıştırırsak; yayınevleri satış gelirlerini, sinemalar bilet kazançlarını ‘dul kadınlar’a versinler. Boşanma ve nafaka sorunu Bakanın aynı konuşmasındaki torba yasasında arabuluculara havale edildiğinden şimdilik ‘dul’ kalmış olanlar üzerinden kadınlara aç kalmayacakları kadar düzensiz, istikrarsız bir lütfa dönüşsün ve sonunda yoksul kadınlar çöpten ekmek toplatmadığı için devlete şükretsinler. Bu arada kimse eğlenemesin, gülemesin. Kadınların talep etmekle ilgili hayal güçleri yok edilsin.
Daha iyi bir çözüm var. O da devletin kadın işsizliğini ortadan kaldırması, kadın erkek bütün muhtaçlara düzenli ve kanuni destek ve sosyal ve can güvenliği sağlaması ve bunu bir hak olarak yasalaştırması. O zaman Bakan da HÜDA PAR da mağdur olacak bir konu bulamaz! Ama kadın meselesi neresinden tutsan dökülen yıpranmış bir kumaş. Bu zeminden daha iyisi de çıkmaz zaten.
Havanda su dövenlerle onların hınk deyicilerinin kadın bedenine ve ruhuna açtıkları savaştan edindikleri ganimeti paylaştığı düzen yetsin artık.
- Suriye'de bitmedi, sürüyor, sürecek o kaos... 13 Aralık 2024 05:00
- Aile hekimliği yönetmeliğinin yakın sonucu güvencesizlik, şiddet ve çeteleşmedir 06 Aralık 2024 06:10
- 28 Şubat yaşıyor, yaşatılıyor! 01 Aralık 2024 04:58
- Gerisi gözaltı, yasak 29 Kasım 2024 06:25
- Ya bendensin ya da her şey kötü olacak 22 Kasım 2024 06:27
- Arka taraf! 15 Kasım 2024 04:48
- Kürtler Türkler birbirini sevsin! 01 Kasım 2024 05:02
- ‘Çözüm’süz süreç 25 Ekim 2024 15:05
- Hiçbir şey olmamışsa da bir şeyler oluyormuş gibi çözüm süreci 18 Ekim 2024 05:07
- Yenikapı ruhu 2.0 11 Ekim 2024 04:50
- Kimin yanında, kimin karşısında? 04 Ekim 2024 04:55
- Narin'in katlinden polis cinayetine 27 Eylül 2024 06:05