29 Eylül 2023

Yüksekokullar açılırken YÖK'e soru: Üniversite fikri var mı, nedir?

Bugün yüksekokulların açılışına değineceğim ama her alanda, özellikle de eğitim ve okul alanında her gün kötü ve acı durumlar yaşanıyor.

ÖNCE MEB’E SORU: EĞİTİM FİKRİNİZ VAR MI, VİCDANINIZ VAR MI?

MESEM öğrencisi, öğrencilik yaptırılmayan öğrenci, işçi olup işçi sayılmayan çocuk, resmi çocuk sömürüsü, çocuk işçi bir inşaatta ölüyor, kimin umurunda!

Kaç kez sorduk, yazdık, MEB’e bir kez daha soruyorum: Dört yıl boyunca çocukları haftanın dört günü inşaatta çalıştırma örgün eğitim midir, öğretim midir, okul mudur?

Bilim, akıl ve eğitim fikriniz yok, hatta tersine karşısındasınız da, ham da olsa, insan türünden olma asgarisiyle, vicdanınız da mı yok? Şu anda MESEM’de bu halde 1 milyon 300 binden fazla çocuk işçi, çocuk sömürüsü, aynı zamanda özele halkın kaynaklarının transferi söz konusu. Bu uygulamaya derhal son verilmesi, bu çocukların okullara dönüşünün sağlanması, çocuk sömürüsü değil, “meslek” değil önce temel “bilgi, teknik, sanat” kazandırılması, her şeyden önce insanlık şartlarının sağlanması şart bulunuyor.

Ülkede eğitim fikri, üniversite fikri var mı, önce bunları sormak ve sağlamak gerekiyor.

YÖK’ÜN ÜNİVERSİTE FİKRİ VAR MI?

MEB’in de YÖK’ün de durumu bir “karşıtına dönüşme” hali gösteriyor.

Pazartesi günü ülkede tüm yükseköğretim kurumları yeni eğitim öğretim yılına başlayacak. Havada sayılar uçuşacak. Geçen 2021/22 yılı itibarıyla çoğu açık öğretimde 8 milyon 296 bin 959 öğrenci vardı (açık öğretimde 4 milyon 454 bin). Yerlisi yabancısı bu sayılar bu sene biraz daha artmış olabilir.

Bazen bu sayılar da hükümsüz kalıyor, bahar dönemi deprem vesilesiyle tüm bu sayılar “sıfır” olmuştu yani yükseköğretim bir kararla uzaktana geçmişti.

Uzaktan da paranteze alınırsa, uzaktan veya açıktan dahil, daha esası sayılar değil bu sayıya konu olan nitelikler ortada var mı, üniversite var mı?

Okul bir şeyin planlı programlı olarak talim tedris terbiyesinin yapıldığı yer veya süreç diye çok genel tanımlanırsa “uzaktan öğretim” ve “açık öğretim” okul da sayılmamak kaydıyla, yüksekokullar açılıyor denebilir.

Böyle denebilir de, yüksekokullardan kasıt doğru düzgün bilimsel öğretim verilen yerler ise içerik değişir, hele de aynı zamanda “üniversite” denecekse bu tanımlama daha da değişir, önce “Üniversite nedir, bir üniversite fikri var mıdır?​” diye sormak gerekiyor:

Üniversitenin tözü substanzı cevheri nedir? Üniversitelerin vazgeçilemez, devredilemez ve ertelenemez temel özellikleri nelerdir, mahiyet, özü esası nedir?Üniversitenin vektörleri nedir, nelerdir?Üniversiteyi çelen, çelişen durumlar nelerdir, üniversite karşıtlığı nedir, nelerdir? Üniversiteleri zayıflatan, yok oluşuna yol açan faktörler ve vektörler nelerdir, bu tür etkiler nelerdir?Üniversitenin var oluşunun veya yok oluşunun etkileri nelerdir?Bu fikir veya ölçütlere, bu referanslara göre ülkede üniversite var mıdır, üniversitelerin durumu, gidişatı nicedir?

ÜNİVERSİTENİN TEMEL FİKRİ BİLGİ GERÇEKLİK SEVDASIDIR

Bilgi arayışı, bilgi dostluğu, bilgi sevdası felsefenin tanımını oluşturmaktadır. Çok daha gerilere de götürülebilecek ama daha sistematik olarak sistem filozofları ile, akademi ile başlatılacak üniversite sevdasının, böyle bir fikrin somutlaşması Sokrates’tir. Kusurlu eksik bilgi eksik erdeme yol açar, kusursuz tam olan bilgidir. Bilgi vicdanımın esasıdır, gerçek bildiğim her ne ise onu sonuna kadar savunurum, kimse beni yolumdan döndüremez. Döndürürse, böyle bir yola tevessül ederse ortada bilginin doğruluğun dürüstlüğün taşıyıcılığı kalmaz, gerçeklik ve hakikat arayışı kalmaz.

ÜNİVERSİTENİN TEMEL VEKTÖRÜ HÜRRİYETTİR

Hürriyet olmayan ortamda üniversite olmaz, gerçeği araştırıp söylemek mutlak bir hürriyeti şart koşar. Onun için her kişinin temel hak ve hürriyetlerinin başına yaşama ve bilme hakkı ve özgürlüğü gelir.

Hürriyet “liberal” özerklikten, liberalize etmekten daha fazlasıdır, kurumsal özerklik bunun liberallik de bunun ayaklarından biridir, ama bu yasaklardan özerkleşme anlamındadır, hürriyet daha ötesidir.

ÜNİVERSİTE FORMÜLÜ: BİLGİ GERÇEKLİK SEVDASI VE HÜRRİYET ŞARTI

Üniversitenin gücü, nitelikli üniversite formülü: Gerçeklik sevdasının büyüklüğü x araştırma geliştirme öğretme uygulama ve savunma, direniş araçları (destek ve savunma potansiyeli) x hürriyet sevdasının büyüklüğü, fikir, irfan, vicdan hürriyeti x araştırma ve öğretim yapma cesareti, uygulamaları x saldırılara karşı bilimi, araştırmayı, bilgiyi savunma cesareti, direniş uygulamaları.

Tüm bunların hem bütünü hem parçaları ögeleri öncelikle birer fikir ve erektir.  Uygulama gücü kaynaklardan, araçlardan, donatılardan geçmektedir. Bizzat uygulama cesareti, pratiğidir, bunları realize etmesidir. Saldırılara karşı dirençli olması gerekmektedir, direnme cesareti, araştırmasını ve bilgisini pratiğini sürdürme kararlığı gerekmektedir.

ÜNİVERSİTENİN KARŞIT FİKRİ KONVENSİYONALİZM,  VEKTÖRÜ ARAÇSALLAŞMA VE BASKI KORKU ORTAMI

Bilgi, bilim düşmanlığı, hürriyet düşmanlığı, Sokrates örneğinde, acaba ne olmuştur?

Atinalılar Sokrates’i din ve geleneklerimize aykırı davranıyorsun diye, dinsizlikle, din ve geleneği dikkate almamakla suçlayarak ölüm cezasına çarptırdılar. O da bu suçlamayı reddetmedi: İçimden gelen sesi (bilgiyi, aklımı, vicdanımı) dinliyorum, benim rehberlerim onlar diye yanıt verdi. Mahkeme heyetini, Atinalıları bilgisizlikle, cehaletle hareket etmekle eleştirdi. Bana bilge diyorsunuz ama sadece araştırmacıyım, düşünüyorum, siz o kadar araştırmıyor düşünmüyorsunuz da, o halde doğrusunu nasıl biliyorsunuz da hüküm kuruyorsunuz?

Atinalılar “konvensiyonlarına” yani yerleşik değerlerine ve yerleşik güçlere göre hüküm kurdular.

Üniversitenin en karşıtı konvensiyonalizmdir, konvensiyonalizmin uç formu dinciliktir, gelenekçiliktir, yerleşikçiliktir. Bunlara hizmet etme, bilimi aklı dinin hizmetçisi, geleneğin, iktidarın, yerleşik güçlerin hizmetçisi durumuna düşürme ana faktördür; bunun için araçsallaşma, çıkarına geleneğe göre hareket etme, bunun basıncı, baskı ve korku konvensiyonalizmin vektörleridir. Dincilik, gelenekçilik, baskı ve korku üniversiteyi zayıflatır, giderek yok eder.

Her tür baskı korkuya karşı hürriyeti savunalım, konvensiyonlara karşı gerçeği araştıralım, söyleyelim,

Eğitim fikrini, üniversite fikrini savunalım, yaşatalım. Bilgi ve hürriyet yoksa zaten gerisi yaşarken ölü gibi olmaktır.

Tüm gençlerimize ve topluma üniversite gibi üniversite dileği, bu yolda başarılı olma dileği ile yeni eğitim öğretim yılı bilgi, sanat ve özgürlüklerle dolu olsun diyelim. 

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İhyanın aslı

İhyanın aslı

Maraş depremlerinin ardından geçen iki yılda ne yiten on binlerce canın hesabı sorulabildi ne de kalanların bir derdine derman olundu. İki yıl sonra iktidar, ”Asrın İhyası” sloganıyla toplumu aldatmaya çalışıyor. Oysa asıl ihya ihaleler, inşaatlar, rezerv alan ilanları, teşvikler, vergi indirimleriyle, depremi gerekçe eden siyasi baskılarla geldi.

Teslim edilen konut sayısı ihtiyacın 3'te biri.

Deprem bölgesinde 'rezerv alan' kılıfıyla halkın evleri, arsaları gasbedildi.

Deprem işçiye yoksulluk, sermayeye 'fırsat' oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Sezgin Tanrıkulu: "Depremin maliyetini en aza indirmek için her ay vergi veriyoruz. Nereye harcandığını bilmiyoruz"

Evrensel'i Takip Et