ABD seçimleri: Soykırım yürütmek kazandırmadı
Gazze’de İsrail eliyle yürütülen soykırımla birlikte bir yıldır devam eden ABD seçimleri suikast girişimleri, son dakika aday değişimi ve protestolar derken nihayet bitti. ABD saati ile sabahın ilk saatlerindeki sonuçlara göre Trump kritik eyaletleri kazanıp tekrar başkanlığı kazandı. Bunun ana sebepleri başta bir yıldır canlı yayında herkesin izlediği soykırım, eriyen ücretler ve Demokrat Partinin Cumhuriyetçi Partileşmesi oldu; Trump’tan farklı bir şey demediler. Seçmenin soykırımı cezalandırması bu seçimlerin en büyük sonucu. Diğeri de yine bununla bağlantılı olarak üçüncü aday ve partilerin aldığı oy oranı. Bunun dışında iki adayın zaten bir farkı yoktu.
Seçime günler kala dünyanın en büyük varlık yönetim şirketi BlackRock’ın CEO’sunun dediği gibi, ABD başkanlık seçimini kimin kazandığı “Gerçekten önemli değil” çünkü hem Trump hem de Harris Wall Street için iyi olacak: “Bunun hayatınızdaki en büyük seçim olduğunu duymaktan yoruldum. Gerçek şu ki… bir önemi yok... gerçekten önemi yok; her iki yönetimle de çalışıyoruz ve her iki adayla da görüşüyoruz.”
Gece boyunca Wisconsin, Michigan, Pennsylvania, Georgia, North Carolina, Nevada, Arizona gibi kritik eyaletler beklendiği gibi birbirine çok yakın sonuçlarla giderken bir ara bu eyaletlere Virginia da eklendi. Ama saatler ilerledikçe beklenildiği gibi düğüm Wisconsin, Michigan ve Pennsylvania eyaletlerinde çözüldü. Bu eyaletlerde ve Demokrat Parti tabanındaki ateşkesin zorlanması ve İsrail’in durdurulması, iklim krizine karşı politikaların geliştirilmesi, göçmenlerin insan yerine konulması gibi taleplere kulaklarını tıkayan Demokrat Parti tam aksine soykırım ve savaş yanlısı, çevre ve göçmen düşmanı bir platformda ısrar etti. Böyle olunca da daha gece yarısından önce Trump’ın kazanacağı belli oldu, CNN sunucularının yüzleri düşmeye başladı, Demokratların seçim izleme partisi sessizleşti.
PROTESTO OYLARI
Savaş karşıtı Yeşil Parti Adayı Jill Stein bu seçimlerin protesto oyu olarak ortaya çıktı. Saat gece yarısını geçtiğinde Stein 500 bin oyu geçmişti. Diğer parti ve bağımsız adaylarla birlikte iki partiye gitmeyen oylar da iki milyona yaklaşmıştı. ABD’nin gerici seçim sisteminde üçüncü yolun açılması bir partinin ülke genelinde yüzde 5 oy almasından geçiyor. O zaman tonla imza ve para toplamasına gerek kalmadan üçüncü parti pusulalara giriyor ve para yardımına hak kazanıyor.
Aylar önce 3 Mart’ta “Biden’ı kendi seçmeninin soykırım karşıtı ‘çekimser’ protestosu yenecek” demiştim. Ön seçimlerde çekimser oy olarak başlayan protestolar sokaklara, kampüslere, Demokrat Parti mitinglerine ve en son sandığa kadar yayıldı. Örneğin Michigan’ın Dearborn şehri tarihsel olarak ağırlıklı Demokrat Partiye oy veren Arap kökenlilerin ve Müslümanların çok yoğun yaşadığı bir yer. Biden ve Harris’in İsrail’e verdikleri açık çek ve bombaların yanı sıra bu toplumların tüm talepleri, kongrede bir konuşmacı talepleri bile reddedildi, liderleri seçim mitinglerinden zorla atıldı. Son olarak da alay eder gibi Ritchie Torres, Bill Clinton gibi siyonistler Michigan’a İsrail’in soykırımını savunmaya gönderildi. Gece yarısına doğru Dearborn’da Trump yüzde 45, Stein yüzde 33, Harris ise sadece yüzde 15 oy oranlarındaydı.
Trump başkanlığı ne soykırıma ve savaşlara ne eriyen ücretlere ne de iklim krizine çare olacak. Ancak bir yıldır soykırımı kabullenmiş, mantığa büründürmeye çalışan örneğin liberaller artık Beyaz Saray’da Trump var diye soykırım karşıtı olacak. İlk Trump döneminde olduğu gibi muhtemelen Trump’ın ekonomiden çevreye, politikalarına karşı Demokratlar daha geniş şekilde tekrar örgütlenip sokağa çıkacak. Savaş ve soykırım yanlılığının Demokrat Partiye kazandırmadığı bir kez daha öğrenilmiş olacak ve belki de üçüncü partilerin yükselişi sürecek.
Evrensel'i Takip Et